291 Şark, Hakkı görüp dünyayı görmemiştir, Garp, dünyada kalıp Haktan kaçmıştır. ikbal'in bu beyti haklı olarak çok şöhret bulmuştur. O, Garp ve Şarkın durumuna dair yaptığı tenkidlerin en kısa ve en vecizidir. Gerçekten meselenin nazik noktasına dokunuyor: Şark, yanlış anladığı bir mistisizmin uyutucu tesiri ve ağır, sabit bir ananenin yükü altında dünyadaki vazifesini unutmuş, Hint ârifleri gibi halvete çekilmiştir; Garp ise, son asrın tekniği yüzünden fazlasıyla maddîleşmiş, Allah'tan uzaklaşmıştır. Bu, biraz şematik bir hüküm olabilir ama yine iki tarafın maruz kaldığı tehlikeyi gösteriyor: Şarkın, ilimden ve teknikten uzak kalan aşk rüyası; Garbın, aşk ve suzişi unutan teknokratisi. İkisi ancak, beraber çalışmak suretiyle bu hastalıklarının çaresini bulabilirler.
Sayfa 132 - KIRKAMBAR YAYINLARI ☪ İstanbul, Ekim 2010,Kitabı okudu
Haklı.....
Abartıyorsunuz,fazlasıyla ucuz genellemeler yapmaktan kaçının....
Sayfa 43 - kırmızı kediKitabı okudu
Reklam
Bu konuda fazlasıyla haklı Fromm
Gerçeği olduğu gibi değil de, kendi kafasına uygun gelen biçimiyle kavrıyordu Freud.
Sayfa 185 - Say Yayınları, e-kitap
Sisifos Söyleni’nde kişiyi kendini öldürme düşüncesine yönelttikten sonra, aldatmacalardan uzak, bilinçli bir yaşama biçimine dönüşen umutsuzluk, nedeni ve yorumuyla birlikte, ilk yapıtta karşımızdadır: “Bir büyüklük gerekiyordu bana. Onu dünyanın en güzel görünümlerinden birinin gizli umursamazlığı ile derin umutsuzluğunun karşılaştırılmasında
“Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. ‘Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır,’ demiş ya... Ben de hastalandım işte.”
Sayfa 128Kitabı okudu
İd, ego, süperego.
"id ilkel, kaotik, karanlıktır; zaman ve uzamın bilincinde değildir ve hazza karşı katışıksız, agresif bir istek duyar. İlkel benlikten doğan ego, bilinç halidir. Gerçeklikle, rasyonel bir biçimde yüzleşmesi gerekir ve id’in yapabileceklerinden haklı olarak korkar. Bebeklik döneminde ego, zayıf ve henüz şekil bulmamış bir halde olduğundan, yapabildiği tek şey bastırmak, unutturmaktır. Yavaş yavaş egoya giren süper ego ise, kuralları dayatandır. Katı, sert babadır ve kendimizi suçlu hissettirir. Süper ego gereklidir; aksi takdirde anarşi hüküm sürer, herkes her istediğini yapmaya kalkışır, ortada ne toplum olur, ne de medeniyet. Sorun şu ki, kuralları dayatan sert anne ve babalar, kendi çocukluklarını unutur, onları fazlasıyla katı yapan tam da budur."
Reklam
Yalnızca Başak da değil, aslında bana herkes her şeyini anlattı...Anlayacağımı düşünüyorlardı.Anlıyorum gerçekten de... Ama bak, yolun sonuna dıoğru haklı çıktı Dostoyevski. Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır, demiş ya...Ben de hastalandım işte.
"Fakat sana beni bırakmaman için bu kadar yalvarmam konusunda acı konuşursan Milena, bunda haklı olmazsın. O anlamda eskiden de şimdi olduğumdan farklı değildim. Senin bakışın sayesinde yaşıyordum (seni özellikle yücelttiğimi sanma, böyle bir bakışla kim olsa yüce görünür), altımda gerçek bir zemin yoktu; çok korkuyor ama tam olarak bilmiyordum, bastığım yerden ne kadar havalandığımı hiç bilmiyordum. İyi değildi; benim için de, senin için de. Gerçeğe, kaçınılmaz gerçeğe dair bir kelime yeter ve beni hemen bir parça aşağı çekerdi, yine bir kelime, yine bir parça ve sonunda tutunacak bir şey kalmaz, insan hızla düşer ve yine de bu düşüşün fazlasıyla yavaş olduğu hissine kapılır."
Sayfa 261 - Can Yayınları / Mektup / 11. BaskıKitabı okudu
"Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. 'Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır,' demiş ya . . . Ben de hastalan­ dım işte.'
435 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.