Bir toplum ya da bir toplumun güç sahibi bir kesimi, ya da herhangi bir yönetim sanatçıya ne yapacağını dikte ettiğinde, sanat ya tümden ortadan kalkar ya da tektipleşir veya yozlaşıp zanaatın alt düzeyde ve kalitesiz bir biçimine dönüşür. Bir sanat eseri benzersiz bir mizacın benzersiz ürünüdür. Güzelliği, onu yapanın özgünlüğünden, kendisi oluşundan ileri gelir. Başkalarının ondan şunu ya da bunu istemesi onu bağlamaz. İşin aslı, sanatçı başkalarının şunu ya da bunu istediğini fark ettiği ve talebi karşılamaya çalıştığı an, sanatçı olmaktan çıkar ve sıkıcı ya da eğlendirici bir zanaatkâr, namuslu ya da namussuz bir tüccar olur. Sanatçı sayılma iddiasını artık yerine getiremez. Sanat, dünyanın tanıdığı en yoğun bireysellik biçimidir. Hatta içimden onun dünyanın tanıyageldiği tek bireysellik biçimi olduğunu söylemek geliyor. Suç, belli koşullarda bireyselliğe yol açmış gibi görünebilir, ama o başkalarını göz önünde bulundurmak ve onlarla baş etmek zorundadır. Eylem alanına girer. Oysa sanatçı tek başına, komşularına hesap vermeden, işine karışılmadan güzel bir şeyi ortaya çıkarabilir ve bunu da sırf kendi alacağı haz için yapmıyorsa, o kişi kesinlikle sanatçı değildir.
Oscar Wilde