Bu gönül âh u zar ile doluydu. Şu farkla ki Hamid, kendi âh u zarını bir fırtına çığlığı halinde dünyaya ve zamanlara fırlatabildiği halde Ayşe'nin âh u zarı gönlünün sınırları içinde mahpus kalmaya mahkumdu. Kendisini bu kadar duygulandıran da galiba bir dert ortağının olmayışı, hatta derdini işitecek bir yabancının bulunmayışı idi. Bunu keşfettikten sonra tekrar kitaba daldı.
Sayfa 28