Okuması kesinlikle kolay değil. Hayal ile gerçek arasında, tam olarak neler olduğu anlaşılamayan bir bağlamda, yer yer bilinç akışı tekniğine başvurularak yazılmış bir hikaye. Dolayısıyla hiç akıcı bir kitap değil ne yazık ki.
Kitap oldukça okült bir havaya sahip, dolayısıyla bu alanda okumayı sevenlerin ilgisini çekecektir diye düşünüyorum. Okült atmosfer dışında hikayenin korkunç, gerilimli ya da gizemli olduğunu söyleyemem. Karanlık Kitaplık serisinde yer alma sebebi muhtemelen Yahudi folklorüne ait Golem teması, fakat kitaba ismini veren bu temaya ana hikayede çok az değinilmiş. Daha çok Athanasius Pernath'ın iç dünyasıyla başbaşayız. Bu iç dünya tasvirlerine ise siyasi ve felsefik alt metinler yedirilmiş.
Yazarın edebi üslubunu beğendiğimi söyleyebilirim. Aslında iç dünya tasvirleri olan kitaplarla bağ kurup, bu tasvirleri çok beğensem de ne yazık ki bu kitapta ne olaylarla ne de karakterlerle bağ kurabildim. Gelgelelim kitabın sonuna bakınca sanki yazar da bunu istemiş gibi geldi. Okurun neler olduğunu bütünüyle bir çerçevenin içine koyamayışı ve belli başlı karakterler sık sık anılsa da onlara uzaktan bakıyormuşuz hissiyatı, yazarın planlamasından kaynaklı olabilir diye düşünerek kendimi avutmak istiyorum. Çünkü Gustav Meyrink daha fazla eserini okumak istediğim bir yazar, fakat diğer hikayelerin akıcılığı bu şekilde sıkıcı denebilecek bir tonda ise işte o zaman hayal kırıklığına uğrayacağım.
