“Acı değirmeni, buğday misali öğüttünün özünü açığa çıkarır. Özün taneleri daha küçük tanelere dağılır, ayrışır, karışır, un ufak olup rüzgârda savrulur, zerre kıvamına ulaşınca geldiği hiçliğe dönme formuna dönüşür, yine ve yeniden.”
“Geceleri ben ağır, çok ağır bir taşın altında uyurum.
Gündüzleri hafif, çok hafif bir yaprağın ucunda yaşarım.
Gece beni taş ezer.
Gündüz rüzgar devirir.
Kanadıkça kanarım.
Hayallerimi o yüzden kanla yazarım. “