Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ferdi

İçimizde çokluklar var hepimizin. Tek bir kişi olarak gözüksek de dışarıdan, içeride gizli hazinemizin üstünde oturuyoruz. Kimimiz farkında, çoğumuz bilmeden...
Reklam
Onlar
Yıllar geçip çağlar değişse de, insan ırkı gezegendeki konumunu -"en akıllı" hayvan olma yolundaki durdurulamaz liderliğini- başka hiçbir canlıya kaptırmasa da, teknoloji insan aklının ürettiği, ancak insan aklını kat be kat geçen yapay zekâ ile donanmış robotik insansıları hayata geçirse de, dünya üzerindeki ilk insandan günümüz
İşte yine baş başayım, kağıdım ve kalemimle. Ömür dedikleri gelip geçici bir heves. Bize çok uzun gelen anlar, bir başkası için göz açıp kapama süresi kadar kısa. Beni anlayabilmen için üzerimde taşıdığım bu cesedi giymelisin. Belki o bedenin içinde ufak da olsa bana ait bir ruh kırıntısı vardır ve bedenimle beraber o ruh kırıntısı da sana geçer.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İzmir Kadifekale
m.youtube.com/watch?v=-amcvsA... Kitap alıntılarına biraz ara verip sizlere bir video izlemenizi tavsiye etmek istiyorum. Özellikle İzmir'li arkadaşlar mutlaka bir göz atın derim. Videoda Kadifekale'den başlayıp Ballıkuyu ve Basmane'ye kadar olan bölgeyi çok güzel göstermiş arkadaşlar. İzmir Konak meydanı civarındaki kalabalığı ve yabancı uyruklu insanları görünce artık şaşırmamaya başlıyorsunuz. Ancak Kadifekale civarındaki yabancı uyruklu insan sayısı o kadar fazla ki söylenecek fazla da laf kalmıyor. Siyaset vs. konuşmayacağım. Bu ülkenin görünen küçük bir bölgesi. Ülkemiz ne yazık ki bu düzensiz göçlerle uçurumun kenarına doğru gitmiş vaziyette. Ülkede artık yabancı uyruklu insanlar bizlerden rahatsız olmaya başladılar. Son olarak Yüzyüzeyken Konuşuruz kendi evimde deplasmandayım şarkısını önerip Niteliksiz Adam kitabını okumaya çekiliyorum.
Önünde açılan yolda yürümektense, kapalı kapılar ardında çürümeyi tercih etmesinin bir sebebi vardı. Ona sordular; neden bir şeyler yapmıyorsun? Neden harekete geçmeyip bir köşede sinmeyi tercih ediyorsun? Cevap dahi vermedi. Sanki bütün insan yaşamlarını, zamanın olmadığı bir yerde yaşayıp tüketmiş ve geriye gidilecek bir yer, bir amaç kalmamıştı. Yaşamak için bir amaç gerekirdi. Onun yaşamı salt bir mecburiyetten, kendini inkârdan ve sonunda bir savrulmadan başka bir şey değildi.
Reklam
14 Mayıs
14 Mayıs ülkenin en büyük değişim ve dönüşüm günü olarak tarihe geçecek kuşkusuz. Cahilliğin getirisi olan sömürü sisteminin artık yenilmesi gerekiyor. Yoksa ülke parçalara bölünüp yok olmakla karşı karşıya kalabilir. Gerçek manada yozlaşmayla, yolsuzlukla, liyakatsizlikle, adaletsizlikle yıllarca ülke yönettiler. Ve sonuç ortada; çökmüş bir ekonomi, mutsuz insanlar, umutsuz ve hayalsiz gençler... Atatürk'ün şu sözü hiçbir zaman bu kadar kıymetli olmamıştı kuşkusuz; ''Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.''
Ve mevzu hiç derin olmayacak... Ve kuşlar hiç uçmayacak... Ve sen bana hiç dönmeyeceksin.
Her şey, anlamsız bir tiyatro oyunun, hiç bitmeyecek bir perdesinde asılı kalmış vaziyette. Oyuncular kör, yönetmen sağır, seyirciler suskun.
Arthur C. Clarke altta sıralanan şekliyle üç öngörü yasası ortaya atmıştır: 1. Tanınmış ve yaşını almış bir bilimci bir şeyin mümkün olduğunu iddia ediyorsa, neredeyse kesinlikle haklıdır. Aynı kişi bir şeyin imkânsız olduğunu iddia ettiğinde ise, büyük olasılıkla yanılıyordur. 2. Mümkünatın hudutlarını keşfetmenin tek yolu, imkânsız alana taarruza geçmektir. 3. Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez.
Deprem!!!
Söylenecek fazla söz kalmadı artık. Çocukluğumdan beri duyduğum, gördüğüm bir gerçek var bu ülkede o da deprem. Türkiye haritasının yarısı kırmızı bölge. Bütün bunlara rağmen, geçmiş dönemlerde yaşanan onca deprem felaketine rağmen 2023 yılındaki depremde yıkımın, felaketin durumu ortada. Bu ülkenin 1.sırasına artık depremi koyun ve önlemleri alın, daha sonra kademeli olarak hayata geçirin. Siyaset üstü bir durum bu. Anlayın artık!
Reklam
Hiçbir söz boşuna söylenmemiştir Ve bütün yollar hiçliğe çıkar Varlığın içinde yadsırken kendimizi
Odasındaki kütüphaneye şöyle bir göz attım. Üst üste dizilmiş, belli ki eski ve okunmayan kitaplar bir köşedeydi. Küçük kitaplığa dizilmiş olanlarsa yakın dönemde alınmış ve yeniydi. Eski olanlar acaba okunmuş muydu? Sayfaların sararmış olması, kapaklarının eskimiş olması onların okunduğu anlamına mı geliyordu? Ya da yeni kitaplar pırıl pırıl diye
Öyleyse savrulalım rüzgarlarla Yosun tutsun her yanımız Ağaçlar ve ormanlar üzerine şiirler yazalım Yaşamı bir düş gibi, ölümü bir hiç gibi analım Ve geçelim... geçelim bu dünyadan
wattpad.com/870510302-karan... Geçenlerde aklıma geldi. Aaa ben birkaç yıl önce bir şeyler yazmıştım diye düşündüm. Pandemi döneminde ne olduysa bir şeyler yazma isteği doğmuştu içimde. O zamana kadar ve bu yaşıma kadar da bu kadar uzun bir hikâye yazmamıştım. Belki yazarak rahatlamak istedim; bir nevi katarsis belki. Ancak yazdıkça hikâye oluştu. Evet, ergen gençlere yönelik bir hikâye çıktı ortaya. O yüzden herhalde wattpad uygulamasına yazmışım. :) Okumak isteyen kardeşlerim, arkadaşlarım için paylaşıyorum.
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.