Ama Füruzan sen beni çocukluğuma götürdün:(
Sıcakta gevşeyen olgun hokka güllerinin hanımelleriyle geçişerek sarmaladığı kameriyenin oraya gider, arada bir bahçeyi yoklayan esintinin sarstığı güllerin, hanımellerinin beni yarı uykulu yapan kokularının dağılışını içime çekerdim. Kameriyenin ferforje iskemleleriyle mermer masasının üstünde geceden kalma çiylerin nemine uzanıp bastırırdım avuçlarımı.
Ourcq Nehri'ni Marne Nehri'nden ayıran o yüksek yay­ lanın güneyinde, Livry ve CheHes arasında bulunan Mont­ fermeil, günümüzde yıl boyunca alçı sıvalı olan viiiaları ve pazar günleri ışıldayan burjuvalarıyla tanınmış büyük bir kasabadır. 1823'de, ahşap evierden oluşan bir köy olan Montfermeil'de, bunca beyaz ev, bunca halinden memnun burjuva yoktu. Sağda solda heybetli görünür n l eriyle, ferforje korkuluklu balkonlarıyla, kapalı kanatlarının beyazı üstüne yeşilin her tonunu yansıtan küçük cam bölmeli pencerele­ riyle dikkati çeken birkaç sayf i ye evine rastlansa da, Mont­ fermeil sıradan bir yerdi. işlerini ço c uklarına devretmiş eski kumaş tüccarları, tatillerini burada geçiren avukatlar henüz Montfermeil'i keşfetmemişlerdi. Hiçbir anayolun geçmedi­ ği, bereket ve refah içindeki köylülerin hu z urlu bir yaşam sürdüğü, sakin ve şirin bir köydü. Sadece yayianın yükseltisi yüzünden su sıkıntısı çekiliyordu.
Reklam
Ferforje bahçe kapısından çıkmadan önce, hiril hiril soluyup kuyruk sallamakta olan Kerberos'a baktı.
Auschwitz-Birkenau ölüm kampında Cilka'nın hafızasına kazınan son görüntü, kapıların üstüne asılmış ferforje tabela olsa gerek: "Arbeit Mach Frei" - Çalışmak Özgürleştirir. Vorkuta'daki Sovyet gulag'ına geldiğinde gördüğü ilk şey de yjne bir tabelaydı: "SSCB'de Çalışmak Bir Onur ve Şan Meselesidir." Bir başka tabelada ise, "Demir Bir Yumrukla İnsanlığı Mutluluğa Ulaştıracağız" yazıyordu. Nazi Almanya'sı ve Stalin Rusya'sının sayısız ortak özelliğinden biri, sadistçe ironi zevkiydi..
Sayfa 381 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Şehre girerken hala cep telefonuyla oynuyordu. Ertesi gün, aşık olmuştu. Çıkmaz bir sokakta yer alan, eski görünümlü, neredeyse tamamen boş olan pansiyondaki küçük odasına aşık olmuştu. Perdelerin ve yatak örtülerinin motiflerine, bakır musluklara, havluluklara aşık olmuştu. Bir kartal yuvasını andıran ferforje demirli balkonundan gördüğü gri renkli çatılara, kilisenin haçına, uydu antenlerine aşık olmuştu.
Sayfa 421Kitabı okudu
Çilingir sofrasındaki çilingir, eskiden “ferforje işi yapan” ya da bugün “kilitçi” anlamına gelen çilingir değil. Farsça şilengâr, yani “şölen donatan”. Farsça şilen/şilân ve Türkçe şölen, ikisi de Moğolcadan alınma bir kültür kavramı. Kelimenin Moğolca aslı çorba demekmiş ama Cengiz Han sülalesi zamanında Moğolların bir siyasi güç gösterisi olarak kullandıkları muazzam boyutlu resmi ziyafetlere bu ad verilmiş. Tüketim manyaklığı kapitalizmin icat ettiği bir şey değil. O devirde de bir defada on bin sığır, yüz bin koyun kesip dosta düşmana hava yaparlarmış.
Propaganda Yayınları
Reklam
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.