Ferruh

Ferruh
@ferrovski·Started reading a book
Evrenin Yolculuğu
Evrenin YolculuğuBrian Thomas Swimme
7.5/10 · 66 reads
Reklam
Ferruh
@ferrovski·Thinking of reading a book
“Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!”

Reader Follow Recommendations

See All
150 syf.
·
Not rated
·
Read in 34 hours
Bütün Şiirlerinden Seçmeler
Bütün Şiirlerinden SeçmelerBertolt Brecht
8.5/10 · 268 reads
Onunla gitmek istiyorum, çünkü seviyorum Bilmek istemiyorum neye patlayacağını Düşünmek istemiyorum, iyi olup olmayacağını Bilmek istemiyorum, beni sevip sevmediğini Onunla gitmek istiyorum, çünkü seviyorum.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Ben pek çok mutluluk yaşadım. Bu yüzden hâlâ buradayım. Ama gelecekte anımsayacağım ürpererek Ne denli mutluluğa gereksindiğimi.
Yoksul B. B Üstüne
Ben, Bertolt Brecht, Karaormanlar'dan Kentlere taşımış annem beni rahminde Bu yüzden soğuğu ormanların Ben ölene dek kalacak içimde Asfaltkentte evimde gibiyim. Baştan beri Donatılmışım bütün ölüm nesneleriyle Gazetelerle, tütünle ve alkolle
262 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Halkın milli mücadele yıllarında kendi yaşam alanlarını, rutinlerini bozacakları endişesiyle dönemin münevverlerini tehdit olarak algılaması; toplumun, aydınları “yaban” diye nitelendirerek, ötekileştirerek savaş yıllarında farklı bir savaş başlatması. Bu süreçlerin Ahmet Celal karakteri üzerinden (cemaat-birey çatışmasının) açık bir üslupla anlatıldığı roman. 182. sayfadan olan bu alıntı bütün kitaba kısa bir bakış açısı sağlayabilir. “Yıllarca, meçhul bir vatanın, bir ideal yurdun hasretiyle yanıp tutuştu. Elle tutulmaz, gözle görülmez bir sevginin peşinden yıllarca koştu. Onun yoluna ağladı, güldü, söyledi ve öbür dünyaya göçeceği gün bildi ki, meğer hepsi yalanmış. Ah, işte ona her şeyden daha acı gelen bu oldu. Bütün bir örnrün boş yere akıp gittiğini öğrenmek, bütün bir gençliğin boş emeller, boş hayaller, sakat işler peşinde heder olduğunu görmek; giderayak, birdenbire gerçeklerin en iğrenci, en kor­kuncu ile karşı karşıya gelmek... İşte, kabir azabından önce, Ahmet Celal bu ateşlerden geçti. Bu zebanilerle düşüp kalk­tı. Ona asıl bunun için acıyınız.”
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 199844.3k okunma
Doğanın döngüleriyle bağlantıları olan geleneksel ve organik zaman anlayışı modern çağla birlikte terk edildi. Modern insanlar, bunun yerine mekanik zamanı icat etti. Saati yüceltip şehir kulelerine yerleştirdiklerinde ise ya­şamın ritmiyle olan bağlarını iyiden iyiye koparmışlardı.
Kültür sayesinde deneyimin hem kendisi hatırlanabi­liyor hem de gelecek kuşaklara aktarılabiliyor. Bunun için DNA'da hiçbir değişim gerekmiyor. Değerli olan herhangi bir bilgi, sadece tek bir kişi tarafından deneyimlense dahi, insanlığın kalıcı mirasının bir parçası olabiliyor. Bu da, yazılı veya sözlü, dilin gücünü gösteriyor. Örneğin Zhang Zai'nin Batı Yazıtları'ndan devraldığımız Neo Konfüçyüs­çülük mirası şöyle diyor: “Cennet babam, Dünya ise an­nemdir, ve benim gibi küçücük bir mahluk bile aralarında kendisine sıcak bir yer bulabilir. Öyle ki, evrene doğru uza­nanı bedenim, evreni yönlendireni doğam sayarım. Her insan kardeşim, her şey yoldaşımdır.”
Reklam
Her hayatın kendine göre bir başlayışı, bir bitişi vardır. Bunu değiştirmek kimsenin elinde değildir ve olmamalıdır. Hayat, bölünmez bir şeydir. Onun belirli ve mukadder mimarisini değiştirebilir miyiz? Değiştir­mek elimizde midir? Ve değiştirirsek güzel, iyi bir iş olur mu? Ben, için için ta ilk gençlik anılarımdan beri, için için, bir dramın bütün safhalarını yaşadım. Sanki, kendi kendimi seyreden, kendi için oynayan sessiz bir aktördüm. Bir tra­gedya aktörüydüm. Şimdi son perdeyi oynayacağım sırada birdenbire rolümü değiştirip bir başka adam mı olayım? Yok; Hamlet gibi başladım, Hamlet gibi bitireceğim.
Sayfa 153Kitabı okudu
- Bir şey yok; yüreğim tıkandı; arasıra böyle olurum. Son­ra geçer. Bu bir dertmiş. Beni askere aha, bundan almadılar. İçimden, belki Cennet de seni bundan istememiştir, de­dim. Onunla yalnız kaldığımız zaman, bazen Cennet'in bah­sini açarım. O vakit, gözleri parıldamaya başlar. Sıska vücu­du bir yay gibi gerilir. - Nasıl hiç haber aldığın var mı? - Heriften ayrılmış diye işittim. - Ya şimdi ne yapıyormuş? - Günahı söyleyenin boynuna, kötü olmuş diyeler. Bunu duyunca ben ondan ziyade mahzun oluyorum. Fa­kat, o sırıtıyor. - Ben dedim. Ben dedim. Elbet, bir gün pişman olup gelecek. - Ya gelince kabul edecek misin? Cevap vermeden önüne bakıyor. Kendinden emin değildir. Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavallı yaratıklarız.
Sayfa 114Kitabı okudu
Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip iç­mek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak... Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim?
1,077 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.