Bütün insanlar arzular zaten. Arzunun yoğunlaştığı özne veya nesneyi ise deneyimledigimiz yaşantılar ve başkasının(toplum) etkisiyle oluşturduğumuz davranış-düşünce örüntüleri belirler. Yani sonuç olarak arzularız ve arzularımız bizden bir şey gizlemez. Gizleyen, engelleyen bir şey varsa sonradan öğrenelmiş bir davranıştır.
Bizler ya başkasıyla varolurken kendimizden vazgeçeriz ya da birlikte varolacağımız kişinin kendinden vazgeçmesini talep ederiz. Bu da mutlak bir mutsuzluk ve pasifliktir. Böylece sevgi gibi sevinçli bir duygu bile bir şantaja dönüşür.
İnsan soru sormanın sözde yüceliğini cebinde taşıyadursun, başka tüm var olanlar gibi yanıtsız eyleyendir. Hayat hangi sorunun yanıtı için duraksar? Biz yanıtlarla özgürleşmez olanız; eyleyerek var olmak dışında ne çaremiz var?