- Şüphesiz şahid tutma (misak), kendisi aleyhinde delil/ hüccet olmak üzere uluhiyet tevhidini de gerektiren bir tarzda rububiyet tevhidi bağlamında bütün beni ademden alınmıştır. - Şüphesiz misak ayeti şirk hakkında müstakil bir hüccettir. Ancak azap hakkında müstakil bir hüccet sayılmaz. - Şüphesiz şirk hükmü, risaletten önce de sabittir. Bunun yanında şirk zaten çirkin, kötü ve kınanmış olup, Nebevi hüccetten sonra şayet faili onu işlemekte ısrar ederse dareynde azap ile tehdit edilmiş bir şeydir. - Ulema Allah'tan başkasına ibadet eden fetret ehlinin müşrik olduğunda ve Müslüman olmadıklarında ittifak etmiştir. Bu ehli fetretin dünyadaki hükmüdür. Onlar dünyada ikaba uğramaz ahirette de azap görmezler. Ayrıca imtihan edilmeden nimete de kavuşamazlar. Ta ki Allah'ın (c) onlar hakkındaki ilmi zahir oluncaya kadar. Bu esnada kim itaat ederse cennete girer. Kim de yüz çevirirse cehenneme girer. Nitekim deliller de bunları göstermektedir. - Azabı nefyetmek ile şirkin hükmü arasında bir irtibat yoktur. Bu bağlamda olmak üzere dareynde azap gören herkes müşriktir, kâfirdir. Ancak her müşrik azap görmez. Ta ki hüccet kaim oluncaya (mesaj ulaşıncaya) kadar. Aslında aralarında umum- husus- mutlaklık farkı vardır. Bu farka dikkat etmek lazımdır.
Sayfa 74
İbni Teymiye şöyle demiştir: Din ve ibadetini O'na has kılıp -dinini O'na has kılmak suretiyle- sadece O'na dua edenden başka hiç kimse Allah'ın azabından kurtulamaz. Kim de O'na şirk koşmamış ve fakat O'na ibadet de etmemişse bu kişi de Firavn ve benzerleri gibi O'na da, başkasına da ibadetten geri kalmış biridir. Aslında böylesi biri müşrikten daha kötü bir haldedir. Oysa sırf Allah'a ibadet etmek bir zarurettir. Kaldı ki bu herkese farz olduğu gibi kesinlikle hiç kimseden sakıt da olmaz. Bu Allah'ın din olarak kendisinden başkasını kabul etmediği genel İslâm'dır. Fakat Allah hiç kimseye kendisine elçi göndermeden azap etmez. Böylesi birine azap etmeyeceği gibi cennete de, Müslüman mümin olmayan hiç kimseyi sokmaz. Tıpkı müşrik ve ayrıca rabbine ibadetten kaçınan (müstekbir) birini sokmayacağı gibi. Bununla beraber dünyada kime tebliğ ulaşmamışsa bu kişi ahirette imtihan edilir. Ve mutlaka yalnızca şeytana tabi olan cehenneme girer. Günahı olmayan cehenneme girmez. Allah kendisine elçi göndermeden kimseye azap da etmez. Kime de bir elçinin daveti ulaşmamışsa mesela çocuk, deli ve sırf fetret olan bir dönemde ölmüş biri gibi, bunlar ahirtte imtihan edilirler. Nitekim naslar buna işaret etmektedir.
Sayfa 73
Reklam
Fetret ehlinden kim şirke bulaşırsa, bu kişi şeriatların kaybolduğu bir dönemde yaşamış olsa da keza doğru yolların silindiği bir yerde bulunmuş olsa da böylesi biri misak ve fıtrat delilini nakzettiği için müşriktir. Nitekim akıl da bunu belgeleyen bir hüccettir.
Sayfa 72
"Yeter, yeter ağladıklarım; doymuşum Fetret, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz. Hayatın acılığı dolmuş içime, sarhoşum Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz". ---Arthur Rimbaud
Sayfa 142 - HayykitapKitabı okuyor
Ölçüt
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur : Muhakkak ki her ameli işleme hususunda,kimi zaman ziyade şevk olur.Her şevkin de bir duraklama (fetret)vardır.İşte bu duraksama döneminde kim sünnetime uygun ise o kişi doğru yoldadır demektir.Yok değilse helak olmuştur.
Buhari,nr.1975;Müslim,nr.1159Kitabı okuyor
219 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Muazzam Muazzez 110 Yaşında
Sedef Kabaş tarafından kitap kaleme alındığında Muazzez İlmiye Çığ 107 yaşında idi. Bu kitabı okumaya başlamadan bir kaç gün önce ise Muazzez İlmiye Çığ 20 Haziran 2024 tarihinde 110 yaşına bastı. Şuan 110 yaşında olan bir çınardan insanın en çok etkilendiği konularla ilgili hayat tecrübelerini okumak çok güzel bir tecrübe oldu. Bol bol
Muazzam Muazzez
Muazzam MuazzezSedef Kabaş · Hümanist Kitap Yayıncılık · 2020140 okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.