Fevzi Çakmak Paşa, Yunanların çekilirken birçok köyde vatandaşları öldürdüklerini, kadınların ırzına geçtiklerini, halka ait hayvanları da alıp götürdüklerini anlattı.
Miralay Sadık Sabri Bey'e Fevzi Çakmak Paşa'yı da sormuştuk, şöyle dedi:
- "Fevzi paşa, bir makinadır! Bilgilidir, okur, okumayı öğrenmeyi sever. Üç Avrupa dili bilir; temiz bir gençliği vardır, çok kuvvetli hafızası vardır..." Bunun üzerine Sadık Sabri Bey'e sorduk: "Peki efendim, Fevzi Paşa madem böyle temiz ve kıymetli bir insandır; bu inkılâp hâdiselerine niçin seyirci kaldı, bir iş göremedi?"
- "Ah çocuklar, sözlerime dikkat etmiyorsunuz. Ben onun için "makinadır" dedim. kuvvetli bir makinadır... Büyük insandır demedim... Makinayı, insanlar kullanır; makina, insanları kullanamaz! Makina hangi elde olursa onun için çalışır. İT'nin büyük askeri, Cihan Harbi'nin, Mütareke'nin askeri, sonra Cumhuriyet devriminin büyük askeri. Büyük insan mânâsına değil; verilen emri yerine getirir. Hâdiselere istikamet verecek, emir verme kabiliyeti yok. M. Kemal'e rakip olacak, onunla mücadele edecek çapta değildir. Ondan büyük işler beklemek doğru değildir. İnsan tanıyamamak, yanlış insan seçmek, büyük bir belâdır..."
Sayfa 195 - 196 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Fevzi paşa Makinadır!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Meclisin yeni başkanı Fethi (Okyar) ile İstanbul’da karşılaşan Karabekir, Mustafa Kemal ile eski dostlarının arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine yardımcı olmasını istedi. 7 Aralık’ta da komutanlardan ordu ile politika arasında bir seçim yapmalarının istenmesini resmî olarak önerdi. Aktif görevde bulunan komutanlar meclis üyeliklerini
Fevzi Paşa 27 Nisan’da Ankara’da coşkuyla karşılandı. Mustafa Kemal’in önerisiyle milletvekilleri toplantıyı yarıda kesip onu karşılamak üzere tren garına gittiler. Yine Mustafa Kemal’in önerisiyle Fevzi Paşa’ya mebusluk verildi ve hükümetin kurulmasından önceki aşamada, geçici yürütme komitesine seçildi. Fevzi Paşa’nın ilk hizmeti, Damat Ferit sadrazamlığa getirilmeden önce padişahın huzuruna çağrıldığını ve sultanın kendisinden Anadolu’daki milliyetçilerle temas kurmasını rica ettiğini anlatması oldu. Millet Meclisi’nin padişahın isteklerinin gerçek bir yorumlayıcısı olduğu efsanesini doğrulayan bir öyküydü bu. Yine de bu efsane, dâhili mücadelenin yayılmasını önleyemedi.
İstanbul’da İtilaf devletleriyle Türk milliyetçileri arasındaki ilişkiler kopma noktasına yaklaşıyordu. Ama Mustafa Kemal başkentteki milliyetçileri kontrol edemiyordu. Meclis başkanı seçilme umudu, 31 Ocak’ta, (Fransızlar tarafından kısa bir süre gözaltına alındığı için ünlenen) Reşat Hikmet adlı başka bir adayın seçilmesiyle suya düştü. Az sonra Reşat Hikmet ölünce, başkanlık görevi Mustafa Kemal’in çevresinden olmayan milliyetçi Celalettin Arif’e verildi. 3 Şubat’ta Mustafa Kemal’den daha kıdemli bir milliyetçi general olan Fevzi Paşa (Çakmak) Harbiye Nezareti’ne atandı. Ardından başka bakanlar da değiştirildi ve 9 Şubat’ta yeni düzenlenen kabine parlamento tarafından onaylandı. Birkaç gün önce de, parlamentodaki milliyetçi çoğunluk sonunda bir parti kurmuştu. Ne var ki, Mustafa Kemal’in politik bir araç olarak öngördüğü Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını almak yerine, mebuslar kurdukları partiye padişahın meclisi açış konuşmasında geçen ‘Felâh-ı Vatan İttifakı’ (Vatanın Kurtuluşu Grubu) adını verdiler. Mustafa Kemal bu isimle alay ederek parlamenterlerden ‘Fellâh-ı Vatan Grubu’ diye söz ediyordu.
"Bir gün önce "bu iş bitti!" diye sevinen genç subaylar bu kez dersi Fevzi Paşa'dan alırlar: "Elinde silahı olan, yüzü sana dönük düş yenilmiş
düşman ,düşman değildir!.."
Hiç şüphesiz, bu dönemde harbiye nazırı olarak da vazife alan Fevzi ( Çakmak) Paşa, harbiye nezareti müsteşarlığı yapan Miralay İsmet ( İnönü) gibi zevat da Mustafa Kemal Paşa'yla yakın temastaydi.