Feyyaz Selvi

Feyyaz Selvi
@feyyazselvi
tw:feyyazselvi
Avukat
Lisans
Ankara
30 Mayıs
9 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Yanmaya (Sorunları Kendi Hâline) Bırakmak
"-Çözümlenmesi gereken daha acil sorunlar var. -Şüphesiz, diye cevap verdi danışman, deri pazarı sorunu örneğin. -Halâ yanmaya devam ediyor mu? diye sordu belediye başkanı. -Evet üç haftadan beri. -Mecliste yanmaya bırakma kararı almamış mıydık? -Evet, Van Tricasse, bu sizin önerinizdi. -Bu yangının üstesinden gelmenin en kesin ve en basit yolu bu değil miydi? -Kuşkusuz."
Reklam
"Selefimiz, dedi Van Tricasse ciddi bir tonda, selefimiz durumlar karşısında asla kesin kelimesini kullanmaya cesaret edemezdi. Bütün kesinlemeler tatsız geri dönüşlere yol açar."
Sayfa 5 - Belediye Başkanı Van TricasseKitabı okudu
Berger'in Son İki Saati
"Ateş iki saat daha yandı. Sonra her şey söndü. Kız kardeşi, çocuk ve Schramek başucundaydılar; sevgisini verdiği üç kişi, onları daha önce hiç görmediği biçimde birleşmiş, onun bütün yaşamını ifade ediyorlardı şimdi. Üçü de ağzını açmıyordu. Küçük kız usulca hıçkırdı, sızlanan bu son ses de gitgide azalıp kesildi. Oda sessizliğe gömüldü. Üçü de bu havaya bürünmüştü, üçünün de canı yanıyordu. Dışarıdan, pencerelerin ardından yabancı büyük kentin hiddetli sesinden başka bir şey duyulmuyordu; kent, durmaksızın homurdanıyor, ne ölümle ne de yaşamla ilgileniyordu."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa" dedi. "Dünyayı gör. Fabrikalarda üretilen veya bedeli ödenen herhangi bir rüyadan daha fantastiktir o. Garanti isteme, güvenlik isteme... Öyle bir hayvan hiç olmadı."
Sayfa 185Kitabı okudu
O zaman sizi dinleyeceklerini gerçekten düşünüyor musunuz?
"Dinlemezlerse beklememiz gerekecek... ...Bu yöntem uygulanırken birçok şey yitirilecek tabii. Ama insanları dinlemeye zorlayamazsın. Kendilerine uygun zamanda, ne olduğunu ve altlarındaki dünyanın havaya uçmasının sebebini merak ederek bizim gibi bakmaya başlamaları gerek. Şimdiki durum sonsuza dek süremez."
Sayfa 180 - GrangerKitabı okudu
Reklam
"Tamam Adam, öyle olsun. Büyükler güneşi uyandırmayı bilmez. Belki Tanrı ister de yarın, güneş kendiliğinden doğuverir. Durgun sonsuzluk için hep yaptığı gibi. Bunun bir önemi yok, ben senin için şarkıma devam edeceğim çünkü ne mutlu ki özlemin anlamını biliyorum halâ."
Sayfa 275Kitabı okudu
"Hayır Zezé. Konu bu değil. Nesnelerin ve varlıkların kaderini kabullenmeliyiz. Seni çok özleyeceğim. Özlemini, hayatın güzelliğiyle gidermeye çalışacağım; çünkü güzellik bir boşluğu doldurmaya çalışır, şefkat, sevgi denilen basit bir şeyi. Çocuk yüreğinin yumuşaklığını. İşte bunu kimse bulamaz, ne yıldızların güzelliğinde ne ay ışığının yansımasında. Güzellik beni yavaş yavaş yatıştırır, sevgiden yoksun kalmanın yüreğime verdiği hüznü bastırır."
Sayfa 219 - Adam-Cururu KurbağasıKitabı okudu
"Onay bağımlılığınızı pekiştirmek için ödeyeceğiniz bedel, başkalarının fikirlerine karşı aşırı duyarlı olmak olacaktır."
Sayfa 288Kitabı okudu
"İstek, eylemden sonra gelir. Hızlanmak için çaba harcamalısınız, sonra motive olmaya başlayacaksınız ve sular kendiliğinden akacak."
Sayfa 141Kitabı okudu
"Her durumda düşünceleriniz duygularınızı yaratmaktadır. Duygularınız genellikle hayatınızda olanlardan çok nasıl düşündüğünüzle ilgilidir."
Reklam
"Aptallık da denmez benim bu yaptığıma. Doğrudan doğruya beceriksizlik... Çünkü başarısızlığa uğramazdan önce, hiç de şu anda göründüğü gibi aptalca görünmüyordu yaptığım iş. Başarısızlığa uğradı mı her şey aptalcadır!"
Sayfa 649Kitabı okudu
"Suç mu? Ne suçu? Öldürenin kırk günahından arınacağı aşağılık bir tefeciyi, hiç kimseye hiçbir yararı olmayan, yoksulların kanını emen zararlı bir biti öldürmek mi suç!"
Sayfa 648Kitabı okudu
"Komünizm demokratik değildir. Proletarya diktatörlüğü denilen şey aslında, sonradan oligarşik bir yönetici sınıfı haline gelen küçük bir azınlığın diktatoryasıdır. ... Komünizm özgürlüğü, özellikle de fikir özgürlüğünü Faşizm dışında, bütün öbür sistemlerdekinden daha çok bağlar. Komünist sistemde ekonomik ve politik iktidarın tamamıyla birleşmesi, istisnalara hiçbir fırsat tanımayan korkunç bir baskı mekanizması doğurur. Kendi güçlerinin artışı dışında her türlü değişikliğe karşı çıkmak bürokratların yapıları gereği olduğundan, böyle bir sistemde ilerleme kısa zamanda olanaksız hale gelir: Ciddi sayılabilecek birkaç yenilik ancak sevilmeyen kişilerin hayatta kalmasını mümkün kılan birtakım rastlantılara bağlıdır. Kepler, geçimini astroloji sayesinde sağlamıştır; Darwin, babadan kalma servetiyle geçinmişti; Marx'ın geçimi ise Engels'in Manchester proletaryasını 'sömürmesinden' idi. Sevilmeyen biri olmak ama yine de yaşayabilmek için böylesine fırsatlara komünizmde yer yoktur."
"Ufak bir azınlığın çoğunluk üzerinde iktidar sahibi olduğu her yerde, çoğunluğa egemen birtakım kör inançlar vardır ve bu inançlar iktidar sahibi azınlığa yardımcıdır. ... Bugün eğer İngiltere'de kralın bir işçiden fazla geliri olmaması önerilse, İngiliz işçilerin yüzde doksan dokuzunun bu öneriden dolayı tüyleri diken diken olurdu."
"Şehir insanlarının zevkleri nitelik bakımından çoğunlukla edilgen hale gelmiş bulunuyor: Sinema seyretmek, futbol maçlarını izlemek, radyo dinlemek ve saire. Bunun nedeni de şehirlilerin bütün enerjilerini çalışmada tüketmeleridir. Eğer daha çok boş vakitleri olsaydı, şehirliler yine eskiden olduğu gibi, bizzat kendilerinin etkin rol oynadıkları eğlencelerin tadını çıkaralabilirlerdi."
"Çağdaş teknoloji aylaklığın sadece imtiyazlı sınıflara ait bir imtiyaz değil, bütün toplumlar içinde eşit dağıtılan bir hak olabilmesini, birtakım sınırlar içinde mümkün kılmıştır. Çalışma ahlakı, köle ahlakıdır, modern dünyada ise köleye ihtiyaç yoktur."
Reklam
"Sen olmayınca, yokluğun karanlığına yuvarlanıp kayboluyorum. Kimseler inanmıyor bir hayatım olduğuna. Elimi tut, yüzüme bak, beni hatırla, rahminde iki kişilik bir umut büyüt, iki kişilik bir rüya. Varlığıma şahitlik et." -Kimliğini Kaybetmiş Bir Adamın Hikâyesi-
Sayfa 17 - Tarık Tufan
"Yann bir daha asla geri dönmedi. Bir Ağustos gecesi, karanlık İzlanda açıklarında büyük bir öfke gürültüsü içinde denizle düğünü kutlanmıştı. Eskiden kendisini doyuran, ona ninniler söyleyip sallayan, daha çok küçükken onu alıp ondan güçlü bir erkek yapan deniz, şimdi onu erkekliğinin en güzel anında, yalnız kendisinin olması için geri almıştı."
Sayfa 192Kitabı okudu
"İhtiyar Moan başını sallayarak etraflarında geziniyordu. Gaud'un umutsuzluğu sanki aklını başına getirmişti. Arada bir Sylvestre'ın sararmış fotoğrafını seyrederek evi düzenleyip topluyordu ama o artık denizcilerin döneceğine inanmıyordu. Aziz Meryem'e ihtiyar dudaklarının ucundan, sırf çekindiği için dua ediyordu, kalbinde ise ona karşı bir kin vardı."
Sayfa 190Kitabı okudu
"Kötüsün küçük İsa! Ben ki bu kez benim için Tanrı olarak doğacağına inanıyordum."
Sayfa 167Kitabı okudu
"Bilgelik, yiğitlik ya da herhangi başka bir erdemde nam salmış olanların, o nama yakışmayacak işler yapması utanç verici olurdu. Böylelerinin yargılandığını çok gördüm. Bir şey olduklarını sanırlar ve ölüm cezasına çarptırıldıklarında - siz onları idama mahkum etmeseniz ölümsüz kalacaklarmış gibi- başlarına feci bir şey geleceğini zannederek çok tuhaf davranırlar. Bana kalırsa böyleleri kente utanç getiriyor."
"Ölümün insanoğlunun başına gelen iyiliklerin en iyisi olup olmadığını kimse bilmiyor ama güya başa gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sandıklarından ondan korkuyorlar."