Helal Olsun
Öğretmen dediğin nasıl olur biliyor musun? Bir ana haber bülteninde görmüştüm. Güneydoğu'nun bir köyünde bir öğretmen, şivesinden belli ki kendisi de Güneydoğulu, güler yüzlü bir genç. Hiç çekinmeden anlatıyor: "Müfredat, müfredat derken baktım çocuklar sıkılıyor. Ne yapayım da bu çocuklara okulu sevdireyim diye düşündüm. En iyisi gerçek hayata çocuklarımı alıştırmalı, dedim. Bir gün fark ettim ki öğrencilerimin çoğu çilek görmemiş, yememiş. Bursa'daki bir tarım şirketine yazı yazdım, durumu anlattım. Hiç ücret almadan bana birçok çilek fidesi yolladılar. Tabiat Bilgisi dersini sınıfta yapmak yerine çıktık dışarı, okulun bahçesinin dip taraflarını çapalayıp çilek diktik. Sonra gittik her çocuğun evinin bahçesine bir fide çilek diktik, çocuklar da ailesine "çilek nasıl yetiştirilir, nasıl çoğaltılır" diye eğitim verdi. İki yılda köyün her yeri çilek oldu, herkes çileğe doydu. En güzeli, şehrin pazarında satıp gelir elde eden çok aile var. Bana da hep dua ederler." Böyle olur öğretmen dediğin. Böyle olur girişimci dediğin. "Çalışsam da aynı maaş, çalışmasam da" deyip okuldan kaçan adamdan öğretmen olmaz.
Savaşı biz istemedik ve biz başlatmadık. Bu savaş, herkesi canevinden vuran çok büyük bir felakettir. Bu canavarı devirip etkisiz hale getirmek için kanımızı dökmemiz, canımızı feda etmemiz gerekiyor. Aksi halde insanlığa layık olmayız. Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütevazı bir amaç seçmiştim: Bir öğretmen olmak istiyordum. Candan istediğim şey öğretmen olmaktı. Ama, beyaz tebeşir ve cetvel yerine, elime asker tüfeği almak zorunda kaldım. Bunun sorumlusu da ben değilim. Yaşadığımız devir böyle istedi. Çocuklara bir defa bile ders vermek nasip olmadı bana.
Reklam
cepheye giden maysalbek, ölmeden önce annesine yazdığı son mektup...
"... Görüyorsun ya anacığım, zaman geçince benim doğru hareket etigimi daha kolay anlıyorsun. Evet anam, emin olmalısın ki oğlun şerefli davrandı. Her şeye rağmen, yüreğimin tâ içinin içinde, pek açığa vuramadığım şu düşünceler hep kalacaktır: Ah küçüğüm, sevgili oğlum, bu dünyayı kendi isteğinle nasıl bırakıp gidersin? Ben seni bunun için
Sayfa 93 - ÖtükenKitabı okudu
SAYDAM BIRAKAN DİYALOG: BİR PİŞMANLIK OLARAK GURUR
- Teşekkür ederim… Senden daha çok zeki olanları dinledim ben… - Hayır, hayır, onlar ya seni benim kadar yakından tanımıyor, ya sana yalan söylüyor, ya da benim gibi düşünüyor ve susuyorlar. Bütün nazariyelerin… Bütün o düşüncelerin, uğraşıların, tıpkı aşkların ve dostlukların gibi ihtirasından kaynaklanıyor. İhtirasın da yalancı ve zararlıdır.
Sayfa 276Kitabı okudu
Öğretmenine saygı duy ve onu sev, oğlum! Çünkü öğretmenin, kendisini unutacak çocukların iyiliği için kendi yaşamını feda ediyor...
Ordu'da 7000 subayı birden emekliye sevk eden, 1500 Harbiyeliyi birden askerlikten çıkaran prensip, bir milletin yarınını feda etmemek için birkaç bin öğretmeni feda etmekten çekinmemek zorundadır. Yoksa Türk milletinin geleceğinden ümit kesmek lazım.
Reklam
238 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.