Öncelikle İthaki yayınlarının japon edebiyatı kitaplarını bu kapaklarla basmalarının harika bir fikir olduğunu belirtmek isterim. Öbür türlü bu serinin pek satacağından emin değilim.
Kuzeye Giden İnce Yol'u çok isteyerek almıştım çünkü ben betimleme yapılan kitapları çok severim. Zihnimde canlandırmayı ve kendimi ordaymisim gibi hissetmeyi. Ama bu kitapta bazen hissettim, çoğunlukla hissetmedim. Kesinlikle eski japon kültürüne dair izler taşıyor ve çok önemli bir kitap japon tarihi açısından ama alanına özel yani. Kitabı okurken çok çekici yanının olmadığını fark ettim. Kitap 102 sayfa. Bi hevesle başladığım kitabı bıraktım üç günde zor bitirdim. Kitaptan beklentim gittiği yerlere dair daha çok hikayelerden bahsetmesiydi ama bir ya da iki yolculukta tek bahsetmişti. Diğer hikayelerde "evet şu tapınağı gördüm, yağmurlu bir havaydi şimdi de başka bir yolculuğa gidiyorum" diyerekten hikayeyi bitiriyo Başo abimiz. Tamam??? Sıkıcıydı bence. 6 vermeme sebebim de hala bu tarz kitapları seviyor oluşumdan kaynaklı.
Ayrıca çeviri için de şunu diyeceğim: şiirler okurken insana hiçbir şey hissettirmiyor ve umarım bu çeviriden kaynaklı bi durumdur. Kitabın genel çevirisi iyi ama şiirler ????
Söylediklerine katılıyorum :') Ve ne kadar denersem deneyeyim Haiku sevemiyorum. Bu kısa şiirler bana hiçbir şey hissettirmiyor. Oysa bir çin şiiri (özellikle Tang Hanedanı şairleri yazmışsa) tadından geçilmiyor. İnsana ayrı bir şevk veriyor. Haiku'lar çok kısa ve de düz yazı gibi. İçimde yankı uyandırmıyor.
Kesinlikle hayır bence. Bir süreden sonra kitaptaki bir ayrıntıyı unutunca insanın içi sıkılır. Tekrar hatırlamak ister ve ya kitabın getirdiği his o kadar güzeldir ki okur onu tekrar tekrar hissetmek ister. Zaman kaybı değildir bence.
Oku. Mezun ol. İş bul. Evlen. 3 oda 1 salon ev al. Koltuk takımı al. Her gün o koltuğa oturup aptal dizilerin beynini yıkamasına izin ver. Çocuk yap. Çocuğunun ile ilgilenmekten kendini unut. Çocuğunu büyüt.
Pişmalıktan kıvranarak öl
Hayat bu mu gerçekten?