“Dayanılacak gibi değildi o an, kimse de dayanamadı zaten. Beni taşıyanlar da ağlayarak indirdiler avluya. Bağrış, feryat figan karıştı, göğe yükseldi. Evden, evimden son çıkışımdı bu.”
Herkes yaşamayı sever Orhan. Ben yılanı öldürmeseydim, yılan beni sokacaktı. Ama kuşlar... Onlar masum ve zararsız yaratıklar... Gel gör ki, dünyada kuşlara olduğu kadar, yılanlara da yer var... Tıpkı güller ve dikenler gibi. İkisi de aynı ağacın dallarında ve gövdesinde barınamazlar mı?
Reklam
Ah, havayı yararken coşup taşan duygular. Az ötedeki Snitch, saçımda esen rüzgar. Ben topa yaklaştıkça, seyirci feryat figan. Ama Bludger gelir, koparır beni maçtan.
Birbirimizi sevdik. Bu hiç bir zaman akıllarda bir soru değildi. Biz sadece, birbirimizi umutsuzca, feryat figan, ruhlarımızı cezalandırırcasına perişan etmeyi nasıl bırakacağımızı çözemedik.
''Düşman Ciğerdelen altına gelip dört tarafından ateşe verdi. İçinde bulunan bir kaç bin kadın ve erkek feryat ve figan ederek yanıp gitti ve dumanı cevf-i havaya pervaz etti. Sene (1094=1683)'' Silahtâr Tarihi
Sayfa 226 - KubbealtıKitabı okudu
(Mem bitkin bir halde Dicle Nehri'nin kenarında durur.) MEM: (Akan suya bakarak) Ey benim gözyaşlarım gibi dökülen nehir. Ey aşıklar gibi sabırsız nehir, nedir bu halin? Yoksa sen de benim gibi Mecnun musun? Yoksa senin gönlünde de mi yar var? Vardır... Vardır... Her an senin de hatırına gelir benim gibi. Yoksa Cizire'nin yanı başında böyle nazlı coşar mısın? Eğer bu şehir seninse, mutlu olmalısın. Bak, elde etmişsin. Her zaman Tanrı'ya şükretmelisin. Şükretmelisin ki seni sevdiğinle koyun koyuna yaşatır. Seni sevdiğinden mahrum kılmaz. Kollarını ne hoş dolamışsın gerdanına Cizire'nin. Ey nehir, Tanrı'dan korkmaz mısın, böyle feryadı figan edersin? Daha ne istersin yaradandan?
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.