Tevhid ilminin ince meselelerinden herhangi bir noktanın çözümlenmesi, insana çetin gelecek, insanda herhangi bir şüphe ve tereddüt doğacak olursa, tek yol, gerçek bir âlim bulup da, ona soruncaya kadar şöyle demektir: -Allahın indinde doğru olan neyse ona inandım ve bağlandım! Böyleyken, bu teselliyle kalmayıp, gerçek ilim adamını aramakta kayıtsızlık göstermemesi lazımdır. Tereddüt edilen hususta herhangi bir duraklama ve şüpheyi sineye çekme, insanı küfre kadar götürebilir. (İmamı Âzam, Fıkhı Ekber'den.)
"Şeytan, mümin kuldan imanını zorla kaldırır!" diye düşünmemiz doğru olmaz. Fakat "Kul imanını bırakacak olursa o zaman şeytan onu kendisinden kaldırmakta müessir olur!" diye düşünebiliriz. (İmamı Âzam, Fıkhı Ekber'den.)
Reklam
Bir müslümana, herhangi bir günah işlemesi sebebiyle, isterse o günah en büyük olsun, kâfir demeye imkân yoktur. Şu kadar ki, o günahı işleyenin, kendi fiiline helâl gözüyle bakmaması lâzım. Haram olduğunu bile bile, şu veya bu sebeple günah işleyen bir müslümandan "mümin" adı kaldırılamaz. Ona vermekte devam edeceğimiz "mümin" sıfatı gerçekten doğru olmakta devam eder. Ama, daima mümin sıfatı içinde bu şahıs fâsık kabul edilebilir. (İmamı Âzam, Fıkhı Ekber'den.)
Kulların, harekete, sükûna, küfre, imana, isyana, ibadete ait bütün fiilleri, hakikatte kendi kisbleriyledir. Yani isteyerek, bilerek çalışarak yaptıkları ve kazandıkları şeyler... Onları yaratan ise Allahtır ve bütün bunlar, yani kulların hayr ve şerden ibaret fiilleri, Allahın iradesiyle, ilmiyle kazasıyla ve takdiriyledir. Kulluk ve ibadete ait herşey de yine Allahın emriyle, fazla olarak muhabbetiyle, rızasıyla, ilmiyle, iradesiyle, kazasıyla ve takdiriyle olur. Günahlar için de ölçü aynı ise de, onlarda, biraz evvel gösterildiği gibi ilâhi emir, muhabbet ve rıza mevcut değildir. (İmamı Âzam, Fıkhı Ekber'den.)
İmam Şafiî'den şu sözün nakledildiği rivayet edilmiştir: "Bütün insanlar fıkıhta Ebû Hanîfe'nin, siyer ve Meğazî'de Muhammed b. İshak'ın, tefsirde Mukâtil'in, nahivde Kisâî'nin ayalidirler. İmam Azam'ın kitaplarına bakmayan fıkhı anlayamaz ve bilemez, maksadına nail olamaz."
Çağrı yayınlarıKitabı okuyor
HAŞHAŞİLERİN ASLI
İşte bilinmeyenleriyle Haşhaşi örgütü: Haşhaşîler denildiğinde, akla Hasan Sabbah, onun meşhur Alamut Kalesi, bir de uyuşturduğu fedaîlerini sahte cennete sokup, kadınlarla her türlü zevki yaşattıktan sonra çıkarıp, onlara o cennete tekrar kavuşmaları için görev vermesi, fedaîlerin de “gerçek zannettiği” bu “sahte cennete” tekrar kavuşabilmek için
Reklam
“FIKHI EKBER- BÜYÜK FIKIH”
Bütün Peygamberleri sevmek ve saymak her müslümana düşen bir vazifedir. Allah Resulünün sahabîlerinden hiçbiri de yoktur ki, kendisini, hayr ve bağlılıkla anmanın dışında görelim.
Sayfa 76 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Cenazesini Bağdat kadısı Hasan b. Ammare yıkamış ve yıkamayı bitirince şöyle demiştir: “Allah Teâlâ sana rahmet eylesin. Otuz senedir gündüzleri oruç bozmadın. Kırk sene gece sırtını yatağa koyup uyumadın. En fakihimiz sendin. İçimizde en çok ibadet edenimiz sendin. En iyi sıfatları kendinde toplayan sendin!” İslâm âlimleri, “Yüz elli yılında dünyanın ziyneti gider.” hadis-i şerifinin de İmam Âzam’a işaret ettiğini bildirmişlerdi.
İmam Azam hazretleri “Yaratıcıya isyan konusunda yaratılana itaat yoktur.” (Müslim, 1839) hadisini delil alarak adaletin siyaset (iktidar) için zorunlu bir şart olduğu görüşünü benimsemiştir. Bunun için de devrin zalim Sultanlarının kendisini kullanmalarına asla müsaade etmemiş ve daima adil bir siyasetin hâkim olması için mücadele vermiştir.
265 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.