Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Serbestiyet, mülkiyet ve topluluk
Hobbes’a gore: “ devletleri kurma ve ayakta tutma becerisi aritmetik de ve geometri de olduğu gibi belli kurallara dayanır. Her şey göz önünde tutulduğunda iki insan arasındaki farklılık birbirleriyle rekabete girmelerini önlemeye yetecek düzeyde değildir. Bu yüzden insanın doğasında başlıca üç kavga vesilesi bulunur. Birincisi rekabettir; ikincisi çekingenliktir; üçüncüsü Şandır. Bunların sonuçları iyi değildir hayat” münferit, zavallı, çirkin, kaba ve kısadır. “
Reklam
1960 ve 1970'lerdeki kalem kavgaları: 1960'ların başında Atsız Orkun'da ve Millî Yol'da yazmaktadır. Bedii Faik'in 18 Şubat 1962 tarihli Dünya gazetesinde, 1944 olaylarından bahsederek Atsız ve arkadaşlarını Naziler safında savaşmak üzere hükümeti ele geçirmekle suçlaması üzerine Millî Yol'un 6. sayısında (2 Mart
Sürekli kendilerine ait fikirler edinmeye özendirilmekteydiler, öte yandan giderek yalnızca olayların doğasını yorumlayabilen çağdaş "uzmanların" kölesi oluyorlardı.
Sayfa 115
Sünni ve Şii..
Islam'da Sünniler ile Şiiler arasındaki ilk bölünme farklı inançlar­ dan değil, politikadan ve toplumdaki liderlik rolü sorunundan kaynaklandı. Sorunun merkezinde, Muhammed'in ölümünden sonra Müslüman toplumunu kimin yöneteceği sorusu vardı. Muhammed, ölümüne sebep olan hastalık ile boğuşurken, namaz esnasında toplumu yönetmesi için en yakın arkadaşı Ebu­ bekir'i (573-634) görevlendirmişti. Muhammed'in ölümünden sonra yoldaşlarının birçoğu, toplum liderliği görevinin, bu göreve en uygun olan kişiye verilmesi gerektiğini düşündüler. Aralarında görüşmeler yaptılar ve yaşlılar arasındaki görüşmeler ve anlaşma­lar konusundaki islami öğretilere uygun olarak Ebubekir'i seçtiler. Ebubekir'in görevlendirilmesini kabul eden kişilere Sünni (Mu­ hammed'in geleneğini takip edenler) denmeye başlandı. Toplumun diğer üyeleri, Müslüman devletinin liderliğinin Mu­ hammed'in soyunda, onun ailesinde kalması gerektiğini düşündü­ler. Özellikle de Muhammed'in damadı Ali'nin toplumun yeni lideri olarak görevlendirilmiş olması gerektiğini düşünüyorlardı. Bu grup, Şiatül Ali (Aii'nin destekçileri) olarak adlandırıldı. Politik bağlılıkları ve gittikçe derinleşen karşılıklı güvensizlik sebebiyle Şii Müslüman­ lar, islam'ın bazı uygulamalarını reddettiler ya da değiştirdiler. Sünni Müslümanlar, sadece bağlayıcı olmayan fikirler sunan hukukçuları ya da alimleri tanıyarak resmi din adamlığı rütbesin­ den uzak durdular. Bunun a ksine Şii Müslüman liderlerinin papa benzeri bir otoriteleri vardı.
Sayfa 154Kitabı okudu
AbumRabum
"Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Ortadoğu... insanlğın beşiği ve Hz. İbrahim'in ayak izlerini taşıyan yurtlar... Ve Müslimanlar üzerinden süiregiden savaşlar.. Bir bakıma Hz. ibrahim'in mirası peşindeki evlatlarının amansız mücadelesi. Ortadoğu'da yalnızca fikirler, inanslar, canlar değil, tarih de bir katliamın pengesinde. Artık hakikati görenler, lrak ve Suriye'de birinin kanı toprağa akarken uzaklarda kanı bitlenen birilerini, burada bir kursun namludan frladığında mechul ülkelerde kabaran cüzdanları, burada annelerin ağıtları gözyaşlarına karsırken bir yerlere gizlice kaçurilan tarihi mirası fark edebiliyorlar. Oynanan oyuna insanlğın geçmisiyle hesaplasması deniyor ama hakikatte geleceğini belirleme potansiyeline sahip. "
Sayfa -556 - -Arka Kapak-Kitabı okudu
Reklam
Fikirler tarihi, yalnızların kinin tarihidir.
– Bütün fecaat, insanın, insanla karşılaşa karşılaşa, en sonunda kendisini tanımayacak hâle gelmesi... - Fikirler de öyledir: Hayatla karşılaşa karşılaşa tanınmaz hâle gelir. Düşünce cesurdur; ve kendisine karşı koyabilecek başka bir kuvvet bulunmamak felâketine maruzdur. Bir düşünceyi ne tahdit eder? Hiç. Fakat icra mevkiine koy, bakın ne hâle girer. Her an değişir ve bir evvelki hâlini tutmaz. Büyük ihtilâllerin tarihi budur. Dünyada Fransa İhtilâli kadar büyük ve güzel epope azdır. Yirmi, otuz sene içinde beşeriyet, iki bin yıl kendisini idare edecek düsturların hepsini bulmuştur. Fakat başladığı zaman, neticenin sadece bir burjuvazi hâkimiyeti ile biteceğini kim bilirdi.
Reha Oğuz'un Kemâlistliği.
"Sonra, Kemalizmin Tarih ve Dil inkılaplarında mündemiç olan .. Türk ırkının eşsiz üstünlüğü.. felsefesi kalbi mi fethetmişti. Bunu, biyolojiye, prehistuara ve daha birçok ilimiere dayanır bir Tarih felsefesi halinde işlernek en büyük ihtirasımdı." (Sahife: 411) (Kemalizmi Turancı ve Irkçı gibi gösteriyor) Bunlar, yıllarca, Atatürk
Kin Zeng birçoğu el yazması olan bu değerli kitapların yakılmasını emretti. Bu sayede hiç kimse bunlardan isyana teşvik eden fikirler öğrenemeyecekti...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.