1960 ve 1970'lerdeki kalem kavgaları: 1960'ların başında Atsız Orkun'da ve Millî Yol'da yazmaktadır. Bedii Faik'in 18 Şubat 1962 tarihli Dünya gazetesinde, 1944 olaylarından bahsederek Atsız ve arkadaşlarını Naziler safında savaşmak üzere hükümeti ele geçirmekle suçlaması üzerine Millî Yol'un 6. sayısında (2 Mart
Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.
Açık konuşmak gerekirse bu sene içinde okumayı planladığı kitaplar arasında
Dominion en çok merak ettiğim olanıydı. Zira kitabın konusu benim en çok merak ettiğim konuydu: Hristiyanlık Dünya’ya nasıl hâkim oldu? büyük bir hevesle okumaya başladım ancak sonuç bir hayal kırıklığı oldu. Kronik Kitap özellikle tarih alanında çok iyi kitaplar basan
Sürekli kendilerine ait fikirler edinmeye özendirilmekteydiler, öte yandan giderek yalnızca olayların doğasını yorumlayabilen çağdaş "uzmanların" kölesi oluyorlardı.
Islam'da Sünniler ile Şiiler arasındaki ilk bölünme farklı inançlar dan değil, politikadan ve toplumdaki liderlik rolü sorunundan kaynaklandı. Sorunun merkezinde, Muhammed'in ölümünden sonra Müslüman toplumunu kimin yöneteceği sorusu vardı.
Muhammed, ölümüne sebep olan hastalık ile boğuşurken, namaz esnasında toplumu yönetmesi için en yakın arkadaşı Ebu bekir'i (573-634) görevlendirmişti. Muhammed'in ölümünden sonra yoldaşlarının birçoğu, toplum liderliği görevinin, bu göreve en uygun olan kişiye verilmesi gerektiğini düşündüler. Aralarında görüşmeler yaptılar ve yaşlılar arasındaki görüşmeler ve anlaşmalar konusundaki islami öğretilere uygun olarak Ebubekir'i seçtiler.
Ebubekir'in görevlendirilmesini kabul eden kişilere Sünni (Mu hammed'in geleneğini takip edenler) denmeye başlandı.
Toplumun diğer üyeleri, Müslüman devletinin liderliğinin Mu hammed'in soyunda, onun ailesinde kalması gerektiğini düşündüler. Özellikle de Muhammed'in damadı Ali'nin toplumun yeni lideri olarak görevlendirilmiş olması gerektiğini düşünüyorlardı. Bu grup, Şiatül Ali (Aii'nin destekçileri) olarak adlandırıldı. Politik bağlılıkları ve gittikçe derinleşen karşılıklı güvensizlik sebebiyle Şii Müslüman lar, islam'ın bazı uygulamalarını reddettiler ya da değiştirdiler.
Sünni Müslümanlar, sadece bağlayıcı olmayan fikirler sunan hukukçuları ya da alimleri tanıyarak resmi din adamlığı rütbesin den uzak durdular. Bunun a ksine Şii Müslüman liderlerinin papa benzeri bir otoriteleri vardı.
"Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Ortadoğu...
insanlğın beşiği ve Hz. İbrahim'in ayak izlerini taşıyan yurtlar...
Ve Müslimanlar üzerinden süiregiden savaşlar.. Bir bakıma
Hz. ibrahim'in mirası peşindeki evlatlarının amansız mücadelesi.
Ortadoğu'da yalnızca fikirler, inanslar, canlar değil, tarih de bir
katliamın pengesinde. Artık hakikati görenler, lrak ve Suriye'de
birinin kanı toprağa akarken uzaklarda kanı bitlenen birilerini,
burada bir kursun namludan frladığında mechul ülkelerde
kabaran cüzdanları, burada annelerin ağıtları gözyaşlarına
karsırken bir yerlere gizlice kaçurilan tarihi mirası fark
edebiliyorlar. Oynanan oyuna insanlğın geçmisiyle hesaplasması
deniyor ama hakikatte geleceğini belirleme potansiyeline sahip. "