Çocuk, babasını görünce çok mutlu oldu.
Birlikte bir taksiye bindiler. Günün olaylarından konuşarak trafik işkencesine yazıldılar. Okul çıkış saati, trafiğin en korkunç zamanı . Santim santim ilerleniyor.
Trafiğin içinde, keten helva satan, şişe suyu satan, simit satan, çiçek satan, çingeneden çiçek alıcam diye pazarlığa girişip trafiğin
Masal, öykü, fıkra ve hikaye gibi anlatılar, bir insanın doğuşundan ölümüne kadar binlerce kez dillendirilerek bireylerin zihnine toplumsal normları ve cinsiyet rollerini raptetmiş, onların başka bir seçenek düşünmelerine veya alternatif bir yaşam tercih etmelerine izin vermemiştir. Herkes iyi kurgulanmış, programlanmış birer bilgisayar/robot gibi
Bir adam otobüste seyahat ederken yolculardan biri cebindeki bütün parayı çalmış..
Bilet parasını ödeme zamanı gelince elini cebine atmış para yok! Mahcup olmuş..
Hırsız atlayıp "Ben senin paranı öderim" demiş.
Adam çok memnun olmuş herkes hırsızı alkışlamış.
Bugün şarkım söylenmeyecek.
Bugün sokaklar, ayak sesimi duymayacaklar.
… Ne masal söylenecek, ne fıkra dinlenecek!
Benim sükût günümdür bugün; zamanı gelince sizin de sükût gününüz olacak.
ALTIN KURALLAR.
1-Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.
2-Her zaman ve her ortamda anlatabileceğin üç fıkra öğren.
3-Sevinçlerini sakın erteleme.
Thales’in özel yaşamı üzerine bildiğimiz fazla bir şey yok. Fakat onun hakkında Aristo, Politics adlı kitabında ilginç bir fıkra anlatır. Thales’in yoksulluğu yüzüne vurulurdu. Bundan da felsefenin yararlı bir uğraş olmadığı anlamı çıkarılırdı. Anlatıldığına göre, kışın göğe bakıp gelecek yılki zeytin rekoltesinin iyi olup olmayacağını anlayabilme yetisi ve bilgisine sahipmiş. Bir yıl, zeytinyağı aygıtlarının tümünü önceden kiralayarak az parayla büyük bir işe girişmiş. Hasat zamanı geldiğinde o yıl bol zeytin olduğu ve herkes malını zeytinyağına çevirmek üzere aygıtların peşinde koştuğundan Thales bu aygıtları istediğine ve istediği parayla vererek büyük kâr etti. Böylece filozofların isterlerse çok para kazanabileceklerini, fakat uğraşlarının başka şeyler olduğunu herkese kanıtlamış oldu.
Ben artık ne şairim, ne fIkra muharriri!
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, gûya ulvî hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük
Okuma Hâlleri, Canan Olpak Koç’un ilk kitabı. Deneme türündeki Okuma Hâlleri; 1. Sözü Okumak, 2. Zamanı Okumak, 3. Kalemi Okumak ve 4. Nesneleri Okumak olmak üzere toplam 4 bölümden ve 136 sayfadan oluşmaktadır.
“babama…” ithafıyla başlayan kitap, “Ruhun hep şâd olsun benim Basri babam…” (s. 136) ile son bulmaktadır. Bir bakıma yazar; kitaba
Kadının biri, eczaneye dalar ve bir şişe arsenik ister. Eczacı, kadina arsenikle ne yapacağını
sorar. Kadın: - Kocamı öldüreceğim! diye cevap verir.
Eczacı:- Kusura bakmayın ama size bu sebeple arsenik satmam olanaksız! der.
Bunun üzerine kadın, çantasına uzanır ve içinden kendi kocasıyla eczacının karısının sarmaş dolaş çekilmiş bir fotoğrafını çıkarır.
Eczacı fotoğrafa bakar:- Reçeteniz olduğunu neden daha önce söylemediniz!
Aldığı ödülden ziyade beni ismiyle cezbeden bir eserdi bu roman. İsrailli barış yanlısı bir yazarın, David Grossman, kaleme aldığı eserde sadece bir stand-up gösterisine tanık oluruz. Hikayesi söylense de tadı kaçmayacak cinsten. Çünkü zamanı durdurmaya girişilen bir kamyonet yolculuğu var ki biz okurken içten içe hadi hadi söyle artık diye sabırsızlanıyoruz. Eğer ben de barda bu gösteriyi izleyenlerden olsaydım sonuna kadar sabredebilir miydim? Bu soruyu çok sordum kendime ama kitapta böyle olmuyor çıkıp gidenlere bakıp Dovaleh G.'yi gülünç fıkraları ve acı anılarıyla dinlemeye devam ediyoruz.
Dovaleh G. aslında bir stand-up ile insanları eğlendirmek dışında bir çok kanayan yaraya tuz basıyor, en acımasızca olanı da kendi yarasına. Bunun yanında İsrail'in yayılmacı politikasının eleştirisi, Yahudi sürgünü gibi konulara değiniyor. Hayatının dönüm noktası olan 14 yaşı anlatırken sıkılan seyirciler için araya komik fıkralar serpiştirse de kimi seyircilerin sabrı sonuna kadar yetmez. "Bir at bara girmiş " ise stand-up içinde geçen bir fıkra ama tamamlanmamış bir fıkra.