Eskiden, çok eskiden, bir yerde genç bir adamla bir genç kız varmış. Genç adam on sekiz, kızsa on altı yaşındaymış. Genç adam pek o kadar yakışıklı değilmiş, kız da pek güzel sayılmazmış. Her yerde rastlanacak türde yalnız ve sıradan genç bir adam, yalnız ve sıradan genç bir kız. Ama ikisinin de bu dünyanın bir yerlerinde kendisi için %100 harika genç bir kız ve %100 harika genç bir adam olduğundan zerre kadar şüpheleri yokmuş. Mucizeye inanıyorlarmış. Ve mucize bir gün gerçek olmuş.
"Fil hakika doğruydu. Zehra'yı da kendisine oğlum demeye alıştırmıştı. kız İki gözü iki çeşme oğlunu arıyordu. yine vaziyeti aydınlatmaya çalışıyordum. -efendim, öğretmişti bütün gününü beraber geçirirdi zaten bütün işler hep oradan gelmiyor mu? bir çare son zamanlarda yaşı dolayısıyla pek sağlam düşünemiyordu..."
Reklam
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
"Peki ama kendini bütün müzik uzmanlarından üstün görmüş olmuyor musun böyle?" diye karşı çıktı kız. "Hayır, hayır, tek bir an bile. Ben sadece birey olarak hakkımı savunuyorum. Ben sadece Madam Tetralani'nin fil gibi hoplamalarıyla orkestradan aldığım zevki kaçırması konusunda düşündüklerimi sana anlatmaya çalışıyorum. Dünyanın tüm müzik uzmanları istedikleri kadar haklı olsun. Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inaniyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim."
Sayfa 238Kitabı okudu
Başarı nedir? Tüm Amerikan filmleri size başarıyı pompalar. Modern zaman hikâyeleri hep başarı üzerine kurgulanmıştır. Film kahramanı en sonda hep başarır. Ya birinci seçilir, ya öcünü alır, ya sevdiği kız onun olur, ya da filmin başındaki kötü takım yeni antrenörüyle birlikte şampiyon olur. Zenci okulunda beyaz hoca ele avuca sığmaz sınıfı adam eder, alkışlarla okuldan ayrılır.Filmlerdeki Amerikalı kahramanlar hep başarır, biz mutlu bitiririz filmi. Hep başaranlar vardır sahnede, onlarla tatmin oluruz.Onların kullandığı ürünleri kullanır, iyice rahatlarız. Göstergeler başarı üzerine kuruludur.Elimizde patlamış mısır ve kola, Bruce Willis’in başarılarını seyretmek; bir elimizde kalem, bir elimizde defter kendi başarımız için çalışmaktan daha kolaydır. Filmler yerine hayatı dikkatle gözlerseniz, bir kazananın etrafında onlarca kazanamayan olduğunu görürsünüz. Kaybettiğinizde en azından alınacak dersi kaybetmemekte fayda var.
Yollara tükürüyoruz şimdi. Sevdiğimizden ayrılıp Boğaz Köprüsü korkuluklarında kameramanlar bekliyoruz. O babacan doktorlar yok artık, hastanelerde rehin kalmış bebekler var. Çam ağacını da kesmişler, yerinde gecekondular varmış diyorlar. Kayınpederler artık güleryüzlü, devlet ihalesi peşinde, Uğur Dündar’dan kaçıyorlar. “Yeter ki gel bana senede bir gün” derdi şarkılar, şimdi “Neremi, neremi” diyor sarı saçlı şarkıcı. Gençlik pop yoluna gidiyor. Veremle Savaş Derneğimiz var, kızlar, aşkından AİDS oluyor artık. Arabalar şöyle bir dokunup kör etmiyor, freni patlamış kamyonlar sokakta oynayan çocukları ezip, evlere giriyor. Döner bıçağıyla gidiyoruz maçlara, kapıda bıyıklı adamlar bayrak satıyor. Maçtan önce birlik beraberlik ruhuyla İstiklal Marşı okuyup, sonra hep beraber birbirimizin sülalesine küfrediyoruz. “Ben tarikatçıların oyununa geldim.” diyor, yatakta gizlice kameraya alınmış Filiz Akın saçlı kız, dudaklarımızda banka reklamlarındaki mutlu çiftlerin sahte gülümsemesi. Sabahları SONY Hi - fi’den Cem Ceminay dinliyoruz. “Aygaaaz, dı dı dımm” diye inliyor kulaklarımız akşamın sekizinde. Ölümler artık yüzlerce yetmiş milyon saniye sürüyor, simsiyah bir kutunun sayesinde. İşin kötüsü, kanıksadık tüm bunları galiba. Artık sokaklarda yaşlıları karşıdan karşıya geçiren çocuklar yok, otobüslerde gazilere ait oturma yerleri de yok. İşin kötüsü artık gaziler de yok.
Reklam
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.