Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu...
"Gel gelelim, gerçekten yaşayan birinsanın ne demek olduğu günümüzde her zamankinden az bilinmekte, her biri doğanın değerli ve bir kezliğine denemesi sayılacak insanlar, yığın yığın kurşunlanıp öldürülmektedir. Eğer bir kezliğine insanlar olarak daha fazla bir değer taşımasaydık, içimizden her biri bir filinta kurşunuyla gerçekten saf dışı edilebilseydi, yaşamöykülerini kaleme almanın hiçbir anlamı kalmazdı. Ne var ki, her insan yalnız kendisi değil, aynı zamanda bir kezliğine, tamamen kendine özgü, her bakımdan önemli ve dikkate değer bir noktadır. Öyle bir nokta ki, dünyanın tüm olayları kesişir burada; bir kezliğine, bir daha asla yinelenmeyecek bir kesişimdir bu. Dolayısıyla her insanın öyküsü önemlidir ve dünya durdukça yaşayacak Tanrısal nitelik taşır, her insan yaşadığı ve doğanın istemini yerine getirdiği sürece olağanüstüdür, her türlü dikkat ve ilgiye layıktır. Her insanda ruh bir ete, kemiğe bürünmüştür, her insanda bir canlı acı çeker, her insanda bir Kurtarıcı çarmıha gerilir."
Sayfa 14 - Can Yayınları, 11. Baskı, Çeviri: Kâmuran ŞipalKitabı okuyor
Reklam
Yüreğimizde...
Oğlu Filinta, heykelciliğinin ilk yıllarında, babasının büstü üzerinde çalışıyordu. Büstü, oğlunun başarısını gören baba beğense de, Filinta beğenmemişti. "Baba," demişti, "bunu bozup yeniden yapacağım." Baba, ciğerinin kılcal damarlarından gelen yürekli sesiyle, "Boz, oğlum, aslı buradadır," demişti. Aslı şimdi namuslu halkımızın yüreğinde!
Sayfa 181 - Ahmed Arif ve Şiiri Üzerine - Öfkenin ve İnceliklerin Şairi, Metis YayınlarıKitabı okudu
Havaiceydi biraz, ruhu kuşları andırırdı. Filinta gibi delikanlıydı da, yakışıklıydı. İkide bir sineleri geniş, saçları dalga dalga, orta yaşa yaklaşan, kaçamağı seven, evli kadınlara âşık olurdu. Çabucak geçerdi aşkı, yaz akşamlarında çıkan tatlı bir meltem gibi.
Kartalın gölgesine nişan alınmaz Filinta bıçağı arkadan vurmaz Ahmed’im Arif’tir, bana darılmaz Suskun onurludur, sonradan ağlar
Sayfa 117Kitabı okudu
Ahmed Arif 26 Haziran 1967'de Aynur Hanım ile evlenir. Bu sırada Halkçı gazetesinde çalışmaktadır. Artık düzenli bir hayatı ve mutlu bir yaşantısı vardır. Bu mutluluğu 13 Aralık 1972'te oğlu Filinta 'nın doğumuyla daha da artar. Kendisi bu durumu şöyle ifade eder: Yaşamımda en büyük sevinci oğlum baba olduğum gün duydum. İnanır mısınız tam iki yıl oğlumun nüfus cüzdanını cebimde taşıdım. Cebimdeki sanki dünyanın en zengin cüzdanıydı.
Reklam
Filinta Önal, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nde okuduğu dönemde babasının büstünü yapmak ister. Model olarak babasının kitap okuduğu halini seçer ve işe koyulur. Günlerce uğraştıktan sonra büstü bitirir ancak beğenmez ve parçalar. Babası ise üzülmemesini, büstü istediği zaman yeniden yapabileceğini çünkü modelin her zaman yanında olduğu söyler. Ancak o büst hiç yapılamaz. Baba Ahmed Arif,birkaç gün sonra oğlunun yanından sonsuza kadar ayrılır.
Sayfa 71 - Sapiens yayınevi 1 basım Nisan 2022
Ankara Üniversitesi 2005 yılında aldığı bir karar ile gözlemevinin modernizasyonu kapsamında alınan teleskoba ve teleskobun konuşlandırıldığı binaya Kreiken'in adını verdi. Üniversite, 2013 yılında aldığı başka bir karar ile bu defa gözlemevine Hollandalı bilim insanının adını verdi. Kreiken'in bir de büstü yapıldı. Büstün kaidesine onun bilim anlayışını en güzel anlatan bir cümle yazıldı: "Bir rasathanenin kalitesi, içerisinde çalışan bilim adamlarıyla ölçülür. Bilim adamı olmak için çok zeki olmak şart değildir; lazım olan, bu bilime karşı merak ve sadakate bağlılıktır." Büstün heykeltıraşı Filinta Önal'dı.
Sayfa 70 - Sapiens yayınevi 1 basım Nisan 2022
"Başarılı, civelek, çekici, dayanıklı, efendi, filinta, güleç, haksever, ılımlı, insan, jenerik, körpe, levent, masum, numune, oturaklı, özenli, programlı, resmi, sakin, şık tertipli, uysal, üretken, vefalı, yenilikçi değildi."
379 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.