O günlerde hırsızlık inanılmaz ölçüde yaygındı. Herkes başkasının malını çalardı. Yoksul sınıflar yasadışı çalarken toplumun efendileri yasaya uygun biçimde çalar veya hırsızlıklarına yasal bir kılıf uydururdu.
Belki de insanları sevenlerin görevi, onları gerçeklere güldürmektir; gerçeği güldürmektir; çünkü biricik gerçek, gerçeğe duyulan çılgınca tutkudan kendimizi kurtarmayı öğrenmektir.