"Çocuk eğitimi eş seçimiyle başlamaktadır."
Reklam
“Mevlam’ın vaadi haktır, O’na yönelenin darda kaldığı bugüne dek hiç olmamıştır.”
Sayfa 323
“Artık lugatımızdan “elâlem ne der!“ cümlesini çıkaralım. “Rabbim ‎ﷻ ne der, Peygamberim ‎ﷺ ne der!“ diye atalım adımlarınızı. Yetmez mi konu komşu akraba için Mevla’mızı incittiğimiz?“
Sayfa 322
“Onlar dinleri için evlerini terk ettiler, bizler ev için dinimizi terk ediyoruz! Din için maldan kaçtılar, biz mal için dinimizden kaçıyoruz.” 
Sayfa 301
“Mevzu bahis aile hayatı olduğunda bu denklem hiç şaşmaz. Dert olmayan dertler(!) çoğunlukla yorar zihnimizi. Bu konuda İbni Haldun’un çok güzel bir tespiti vardır; “Bazen az miktarda şer olmadan çok miktarda hayrın varlığı tam olarak anlaşılmaz” der.”
Sayfa 299
Reklam
“İki tapuya göre eş seçen, kocasının maaşına göre davranışı değişen bir zihin anlayabilir mi Hatice annemizi?”
Sayfa 296
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır, Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır.
“Tutulduğumuz en büyük salgın “mükemmelliyetçilik salgını” olmuştur.”
Sayfa 276
“Abdulkadir Geylani hazretleri “titizlik edepsizliktir” buyurmuştur. Çünkü Allah temiz buyuruyor kadın “cif olmadan, çamaşır suyu dökmeden asla temiz olmaz”diyor. Subhanallah bu ne hadsizliktir! Allah ‎ﷻ temiz sayıyor. Peygamber ‎ﷺ temiz sayıyor, sahabenin eşleri, kızları böyle temizlemiş, bizim kadın “yok bu pis” diyor.”
Sayfa 275
Reklam
Çocuklar henüz hayata yeni gelmişlerdir ve biz yetişkinler gibi geçmişe dair ön kabulleri, zaafları, unutmadıkları duyguları yoktur. Bu yüzden, herhangi bir sebeple ağlayan çocuk , eğer içini boşaltmasına sevgiyle izin verilirse , hemen hayatına devam edebilmektedir. Yere düştüğünde ağlayan bir çocuğun annesinin sarılması ve öpmesiyle hiçbir şey olmamış gibi oyununa devam edebilmesi bu yüzdendir.
Anne, ağlayan çocuğunun yanına gidip, öncelikle onun boy hizasına eğilmelidir. Bu, iletişime geçmenin ilk adımıdır. Sonrasında çözüm üretmek, neden diye sormak ya da çocuğu ikna etmeye çalışmak yerine ona sarılıp "seni anlıyorum" demesi çocuk için yeterli bir davranış olacaktır. Zira çocuk bir süre ağlayacak, içindeki mutsuzluğu akıttıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edecektir.
Oyun, çocuğu büyümeye ve olgunlaşmaya doğru çeken bir güçtür. Onu belli bir düzeyden daha olgun, daha akıllı bir düzeye doğru çeker götürür. Birçok şey oyun heyecanı ile öğrenilir, bedenin gelişmesi de oyun sayesinde normal seyrini izler.
“Rasulullah Efendimiz ‎ﷺ gelse evinin içine sokamayacak insanlar var. Sofrasına otursa helallik şubesinden önüne bir tas yemek konulamayacak mutfaklar var. Evine Peygamberi girse “aç” kalacak aç! Hangi övünmektir bu? Dönüp bir baksak biz nelerle övünüyor? Çeyiz diye aldığımız kahve köpürtme mikseri? Mini market arabasına koyduğumuz bisküvi? Yoksa evi dahi olmayan kardeşlerimizin gözlerini soktuğumuz mobilyalar mı? Af!”
Sayfa 251
“Burası peygamberler ağlatan diyar! Burası bu kadar.”
Sayfa 251
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.