Şimdilik madde hakkında bildiğimiz bundan ibaret. Varlıkla yokluk arasında sürekli olarak titreşip dalgalanan, hiçbir şey yokmuş gibi görünürken ortalıkta cirit atan, galaksilerin, sayısız yıldızın, kozmik ışınların, güneş ışığının, dağların, ormanların, buğday tarlalarının, partilerdeki gençlerin yüzlerindeki gülümsemelerinin ve gece yıldızlarla dolu karanlık gökyüzünün devasa öyküsünü anlatmak için kozmik bir alfabenin harfleri gibi sonsuz olasılıkla bir araya gelen bir avuç temel parçacık...
Kuantum mekaniği ve parçacık deneyleri bize evrenin, nesnelerin sürekli olarak kıpır kıpır kaynaşması olduğunu ve bunların bir var, bir yok olan anlık varlıklar olduğunu öğretti.
Reklam
Gerçekten boş olan bir boşluk yoktur. Tamamen durgun görünen bir deniz yüzeyinin yakından bakıldığında hafifçe dalgalanması ve titreşmesi gibi, dünyayı oluşturan alanlar da küçük ölçeklerde dalgalanır.
Evren küçük bir top gibi doğmuş, sonra bugünkü kozmik boyutlarına ulaşacak biçimde patlamıştır. Bilgimizin en büyük ölçeğinde bugünkü evren görüşümüz budur.
Bilim her şeyden önce bir gözünde canlandırma eylemidir. Bilimsel düşünce nesneleri önceden gördüğümüzden farklı biçimde “görme” yeteneğinden beslenir.
Kendini aşma ve daha çok şey öğrenme isteği son âna dek sürer.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.