Ruhunun istemediği bir hayatı bedenine yaşatmaktan ne zaman vazgeçeceksin?
Şu an bulunduğun ve mutlu olmadığın hayattan kaçma fırsatın varken inadına seni mutlu etmeyen hayatı yaşamaya çalışmak çok ilginç bir durum.
Belkide en zoru ait olmadığını düşündüğün bir hayatı yaşamaya çalışmaktır. Bu yazı için başka bir yerden esinlenilmiş olabilir ama emin ol aynı fikre sahip.
Okur Takip Önerileri
Hiç bir zaman olman gerektiğini düşündüğün yerde olmadığını düşünme! Çünkü şu an olduğun yer hayata karşı vermiş olduğun savaşın ya mükafatı ya da zayiatıdır.
Savaşıyoruz dünyamızı sarmış soyutluklarla, somuta kaçmayı beceremiyoruz.
Kasete yüklenmiş hayatta arada cızırtı çıkarmaktan öteye gidemiyoruz.
Basit roller verin kendinize ve oyununuzu seyircilere beğendirmeye çalışmayın.
Kaybettiklerinizin arayışında iken bulduklarınızı değerlendirin ki daha keyifli bir yolculuğunuz olsun.
Mutluluğa ulaşmak ve orada kalabilmek için ulaşacağın yerin mutluluk olduğunu belirleyen duygularıda yanında taşıyabilmelisin.
Birikimlerinizi kullanmanın en iyi yolu yaşamaktır. Birikim sadece maddi değil, yaşam sadece nefes almak değildir.
Hayatımızda Acı ve zor dediğimiz duygular bizi mutluluğa götüren pusulalardır
Konuşmak sadece dudak oynatmak değil kişinin kendi duygu ve düşüncelerini karşı tarafa aktarabilme sanatıdır ve bu sanat genel olarak göreceli bir yapıya sahiptir. Farklı gözler, farklı kulaklar, farklı tadlar ve en önemlisi farklı yaşanmışlıklar var iken karşındaki kişiden söylediklerini tam olarak anlamasını beklemek budaalalıktır. Kelimelerini aktarabilirsin ama duygularını aktaramazsın o yüzden duygularını ifade etmek yerine yaşadığın duyguların tadını çıkarmaya bak!
Kaybetme korkusu ile hiç sahip olamama durumu arasında doğru orantı vardır.
Bu dünya da herkese yetecek kadar sevgi, huzur ve mutluluk varken daha fazla öfke, kibir ve zulüm için mücadele etmek varılmak istenilen noktanın tam olarak neresi olduğu konusunda ciddi sorular doğuruyor.