Davetiye
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Düce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür; Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
+716
1506'da Sultan Bayezid' in Michelangelo'yu İstanbul'a davet ettiği ve Haliç üzerine bir köprü yapmasını istediği rivayet edilmektedir. Kaynakların verdiği bilgiye göre Roma'daki hayatından hiç memnun olmayan ve Floransa'ya kaçan Michelangelo, Galata'daki Fransisken başrahibi üzerinden gelen daveti değerlendirir ve İstanbul'a giderek Sultan ' ın hizmetine girmeye karar verir. Hatta kendisine zulmeden Papa'ya karşı kaleme aldığı eserini, "Türkiye'den yazan Michelangelo'nuz" imzasıyla bitirir. Büyük ressam ve heykeltıraşın gerçekten İstanbul'a gitmeyi kafaya koyduğunu duyan Floransa sancaktarı Soderini, "Türk için yaşayacağına papanın yanında öl daha iyi" diyerek onu kalmayan ikna eder.... böylece Leonardo da Vinci'den sonra Rönesans devrinin ikinci büyük ismi Michelangelo'da İstanbul'a gitme şansını yakalayamamış ve belki de İslam Batı tarihinin en ilginç olabilecek karşılaşmalarından biri gerçekleşmemiştir. Zira Michelangelo planladığı gibi İstanbul'a gitseydi, kendinden 14 yaş küçük olan Mimar Sinan ile karşılaşacak ve aralarında muhtemelen 16. yüzyılın en mühim karşılaşmalarından biri vuku bulacaktı.
Reklam
Osmanlı padişahları içinde Fatih'in ayrı bir yeri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Fatih, İstanbu'u fethettikten sonra da başkentini bir ilim yurdu haline getirmeye çalışmış, bu amaçla da Viçenza'dan Floransa'dan, Venedik'ten, Bizans'tan, Trabzon Rum İmparatorluğundan, Timur ülkesinden, Memluk diyarından ve İran bölgesinden pek çok âlime çevresinde görev vermiştir.
Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda seyyahlar gibi dolaşıyoruz. Kamame Kilisesi'nin hristiyan milletler arasında taksim edilmiş olduğunu bilirsiniz. İçerisinin her parçası ve bütün kilisenin her hizmeti bir başka cemaatindir. Bu cemaatler yalnız anahtarı pay edememişlerdi. Onun için Kamame anahtarı bir hocanın elindedir. Bütün bu kıt'alarda biz işte bu hocanın vazifesini yapıyoruz: Ticaret, kültür, çiftçilik, sanayi, binalar, herşey Araplar'ın veya diğer devletlerindir. Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil, jandarmanın esvabı.
Sayfa 55
Haçlıların Kudüs'ü ve Şark'ı bırakıp Bizans'a saldırmasına kadar, Ortodoksluk ve Katoliklik arasındaki ayrım ciddi bir mevzu değildir. İki mezhep, sadece teolojik bazı tartışmalar içindedirler ki sokaktaki insanı ilgilendirmeyen bir tartışma ve ayrışmadır bu. Ortodoksluk ve Katoliklik arasındaki asıl ayrım haçlıların Bizans'a saldırmasından sonra belirginleşmiştir. Artık kan girmiştir araya. Doğu Ortodoks dünyası, bundan sonra Batı dünyasına iyi bakmaz. Neticede Katoliklik ve Ortodoksluğu bağdaştırmak için, 1430'ların sonunda Floransa'da bir konsil toplanır.
Sayfa 129Kitabı okudu
Nancy, Wittgenstein’dan yola çıkarak, bakışı “dışarı çıkan” şey olarak niteler; yani bakış, resimden çıkıp izleyicinin karşısına talepkar bir biçimde dikilir. Ancak “kendisinin dışına çıkmak” “bir özneyi özneye” dönüştürür. Portredeki özne resme bakan öznenin bakışına karşılık verdiğinde de aynı şey geçerlidir. Bu anlamda, sık sık sözü edilen resimden çıkan bakış, ancak yeniçağda önemli bir konu haline gelen diyalog tarzında bir bakıştı ve resim sanatını hayat adına harekete geçirdi. İslamın reddettiği hayat koyutu da buydu işte.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.