gregor samsa

gregor samsa
@flu_hayat
“Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Gemideki rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?”
Sokrates
Sokrates
Reklam
Parayı veren düdüğü çalıyor mu?
Turlerin Kokeni
Darwin bu incelemesinde her canlinin tek bir ebeveyinden tureyip baska cografyalara goc etmis oldugunu soyluyor. Ki goc etme sekilleri bana mantikli gorundu. Fakat insan evrimindeki teorilerden birtanesi, insan turlerinin farkli cografyalarda ortak atadan turemis olabilecegi belirtmektedir. Bu celiski nasil sonuclandirilabilir. Hangisi dogrudur?

Reader Follow Recommendations

See All
Her seyde sosyal statunun teshiri mevcut. Bu teshir bazen kendini gorgusuzce bir disavurumla ortaya cikartiyor. Statu olarak kendini asagida goren ise gelistirdigi asagilik kompleksi ile ya karsisindakini kucumseyici bir eylemde bulunuyor ya da hayali bir statu yaratip onu teshir ediyor. Buna bir de toplumsal perspektiften bakinca icinde bulundugumuz durum bize ayna tutuyor.
Insanlar birsey istemediklerinde cesitli seyler one surerek genelleme yaparlar. Bu yapilan genellemeyle hem karsisindaki uzulmemis olur hem de kendilerini ikna etmis olurlar.
Reklam
Beceriksizlik hayatinizin her noktasina sirayet ederse isiniz cok zor. Her eyleminiz sonrasi husranla karsilasirsiniz. En iyisi kimseye veya bir seye ilismeden kosenizde oturmaktir.
“Tanrı öldü; ama insanların olduğu gibi, binlerce yıldır hala onun gölgesini gösterdikleri mağaralar olabilir."
Insan bazen olmadık davranışlar sergileyebiliyor. Aslinda olmadik da diyemeyiz. Söyle ki: insanlar bir araya geldikçe bir takım duygu ve bunun sonucu olan davranislarin bastırılması gerekmiş ve sonrasında bunlar, toplum dediğimiz yapi olusunca yazılı/sözlü kurallar haline gelmis. Artık gidip sinirlendiğin veya sana haksızlık yaptığını düşündüğün birisinin kafasını sopayla veya tasla patlatamazsın. Senin yerine birileri kanun yoluyla magduriyetini gidermeye çalışır. Ancak şu bir gerçekki kazin ayağı öyle olmuyor bazen. Ilkel yönümüzle burun buruna yaşıyoruz. Biraz yogunlasirsak icimizdeki vahsi hayvanin nefesini yuzumuzde hissediyoruz. Bence o yönümüzün varlığını kabul ederek onu ehlilestirmeliyiz. Eğitimin ipte yürümek kadar zor ve ince bir is oldugunu bugün birdaha anladim.
Bazi zamanlar eylemlerimde veya dusuncelerimde sorumlulugun sadece bana ait olmamasi gerektigi dusuncesi kafami mesgul ediyor. Bir cok etkenin bir araya gelmesi ve sonuc olarak bu etkenlerin bir eyleme veya dusunceye donusmesi konusunda ben nekadar sorumlu olabilirim? Ya da yasadigim toplum, aktarilan kalitim, ogretiler, reflekslerim, hormonal salinimlar vs... butun bunlari ben mi yonetiyorum? Ya da soyle sorayim eylemlerimi ben mi belirliyorum yoksa eylemin/dusuncenin gerceklesmesinden milisaniyeler sonrasindan itibaren haberdar mi oluyorum?
Oturdugu bankin hemen yaninda sigara sondurme kovasi varken sigarayi yere atip sonrasinda kendisine serzeniste bulunan temizlik emekcisine cikisan insanlarin rehabilite edilmesi gerektigini dusunmek cok mu masum bir istek diye dusunmeye basladim. Bazi seyler bana onulmaz ve tedavi edilemez gorunmeye basladi. Bireyin toplumsal etkilerden dolayi bu duruma donusmesi dusuncesi de iyimser bir dusunce gibi gelmeye basladi. Tamam bir cok etken var: genetik, cevresel, evrimsel vs... ancak kroniklesmis bir durum soz konusu. Hayat bir sekilde dogal dongusunde elemine etmeli bu hastalikli davranis veya dusunceleri...
Reklam
Saplantılarımıza bir örnek.
Kendisini terkedip sonrasında dönen kadının boynuna, öncesinde hediye etmiş olduğu kolyeyi hemen takmak isteğindeydi. Kolyeyi boynuna taktığı zaman kadının, yanında kalmak isteyip istemediğini anlamış olacaktı. Çünkü bu kolyeyi kadının kendisine ait olma nişanı olarak görüyordu. O kolye, aslında kadının kendisine ait olması saplantısının dışavurumuydu.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.