Osmanlı devrinde Hariciyecimizin daima ağzı açık fakat kulakları sağır ve hatta gözleri kördü. Yani kendi sırrını tutamaz, düşmanların aleyhimizdeki hareketlerini duyamaz, göremez veya anlayamazdı. Bir milleti felakete sürüklemek için de bu kadarı yeterliydi.
Duyguların insanı kör ettiğine, kararlarını gereğinden fazla etkileyip yönlendirdiğine; kalbin sevgiden çok öfkeyle yönetildigine, bunların da acılara, cinayetlere, kötülüklere sebep olduğuna karar vermişti.
"Toplumun bilgi eksikliği hayali teorileri sahih yapar.
Bu da yetkililerin mesaisini uçak aramaktan başka yerlere yönlendirir ve uçağa ilk biz ulaşırız."
Başkası tarafından hatırlanmaktaki zevki anlayacak yaşa gelmiştim. Sonra bu güzel seyler hoşuma gidiyordu fakat nedense bu hediyelere ehemmiyet verdiğimi ne Kamran'a ne de başkasına göstermek istiyordum.
"Senin işin, Kötü Ruh, söndürmektir." diye sesleniyordu İyi Ruh, düşmanına. "O zaman durma, söndür! Bense hayat ışıkları: Düşünce, vicdan, iyilik ışıkları taşıyorum. Ben yakıyorum ve yanıyorum, hicbir zaman da sönmeyeceğim."
Size sesleniyorum: Siz de hiçbir zaman sönmeyin. İster köyde ister şehirde, orduda ya da Eğitim Bakanlığı'nda nerde olursanız olun ama bulundugunuz her yerde yanmaya devam edin. Ani bir şekilde bir tutuşup bir sönmeyin, sürekli yanın. Kendiniz de yanın başkalarının da yanmasını sağlayın.
Gözünüz yüksekte olsun! Avrupa'da sanat ocaklarını, düşünce mabetlerini ziyaret edin. Almanya'da Tugendbund gibi kuruluşların sıralarını dolduran binlerce genci örnek alın. Maneviyatınızı ve ruhunuzu geliştirmek için çaba gösterin ve "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur." deyimini aklınızda tutun.
Halkın büyük bölümünün eğitimsiz olması devlet eliyle yapılan bir kötülüktür. Bu durum kendi kendini talan etme, yıkıma uğratma ve aşağılamadır. İlkel halkların fakirlik ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmalarının nedeni sahip oldukları toprakların zenginliklerinden faydalanmamalarıdır.
Yönetici nasıl biri olursa olsun (iyi/kötü, kahraman/zalim) her zaman kendi halkının canından bir candır, onun bir parçası, ruhunun yansımasıdır.
Halk nasılsa onu yönetenler de öyledir.