Şayet bu formül birçok denemeyle varlığını sürdürebilirse bu durum bir yasa olarak onun delil oluş değerini artırır.
Bence ilk derste soruları yanıtlamak için gizemli bir formül öğrenmek çok kötü. Kitapta benzer örnekler de var "onu düşüren kütleçekimdir"; "ayakkabılarınızın tabanı sürtünme nedeniyle zarar görür" Ayakkabının kauçuğu yıpranır çünkü kaldırıma sürtünür ve kaldırımda ki küçük yarıklar ve tüm­sekler bu parçaları kapar ve çeker. Sürtünme nedeniyle olur cevabı üzüntü vericidir çünkü bilim değildir.
Sayfa 165 - Alfa BilimKitabı okuyor
Reklam
Gödel'in teoremlerine göre ne kadar gelişmiş olurlarsa olsunlar bilgisayarların da her zaman sınırları olacaktır. Matematik sisteminin uyumlu olduğunu ispat etmekte aciz kalsalarda, insanlar sistemin içinde pek çok ifadelerin doğru olduğunu anlayabilecek seviyededirler. Fakat bir bilgisayar böyle çözülemez bir çelişki ile karşı karşıya kaldığını takılıp kalacaktır. Bu nedenle bilgisayarlar asla insanların dengi olamazlar. Mesele şu ki bizler bilgisayarlara doğru olduğunu bildiğimiz bir formül verebiliriz ama bilgisayara doğru olduğunu ispatlayamayız.
Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. Kim bilir (emin olamayız tabi) belki de insanların yeryüzünde ulaşmaya çalıştığı tek gaye, bu gayeye ulaşma yolundaki daimi çaba, başka bir deyişle hayatın ta kendisidir, yani iki kere iki dört cinsinden bir formül olan gaye değildir; zaten iki kere iki dört, hayat değildir baylar, ölümün başlangıcıdır.
Formülün okullarda ve üniversitelerde okutulması gerektiğine inanıyordu ve onun fikrine göre, eğer bu formül uygun bir şekilde öğretilirse bütün eğitim sistemi öyle bir evrimden geçecekti ki, okullarda geçirilen zaman yarıdan aza düşecekti.
Sayfa 7
Gerçeğin can alıcı noktasını dışarıda bırakacak formüllere başvurulur. Andre Gide, Dostoyevski üzerine yazdığı çok ilgiye değer incelemesinde bu saygısız klişecilikten şöyle yakınmaktadır: "Halk her yeni ad karşısında ne gibi tavır takınması gerektiğini bilmek ister ve zihnini karıştıracak şeyleri hoş görmez. Pasteur'ün adı geçti mi hemencecik: Ha, evet, kuduz aşısı diye düşünebilmekten hoşlanır. Nietzsche mi, Üst-İnsan; Curie mi? Radyum... M. de Vogue, Suç ve Ceza'nın son kısımlarında yerleşmiş bulduğu doktrini kendi icadıyla 'acı çekme dini' diye adlandırıp böyle portatif bir formül halindeki klişeleştiği zaman Dostoyevski az daha Fransa'da başarı kazanacaktı... Fakat ne yazık ki, adam formüle sığamıyor, her yayından taşıyordu." Gide bu tavrı zekadan pek az hoşlanılmasına bağlıyor.
Sayfa 37
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.