"Bay Şarap dedi ki bana gösterdiği kalem açma yolu tutumlu bir yolmuş. Dedi ki tutumlu olmak ile cimri olmak arasında fark varmış. Cimriysen paraya tapan büyükbaşlar kadar kötü olurmuşsun ve paranın zorunlu olduğun şeyler için kullanmazmışsın. Dedi ki," Bu şekildeysen o zaman para senin tanrındır ve bütün bunlardan iyi bir şey çıkmaz." Dedi ki, " Tutumluysan, paranın zorunlu bulduğun şeyler için kullanırsın ama gevşek davranmazsın." Bay Şarap baş dedi ki bir alışkanlık başka bir alışkanlığa yol açar ve bunlar kötü alışkanlıklarsa sana kötü bir kişilik verirmiş." Parana karşı gevşek davranırsan, zamana karşı da gevşek davranırsın. Düşüncelerine ve başka şeylere karşı da... Bütün insanlar gevşek davranırsa, o zaman politikacılar kontrolü alabileceklerini görürler. Gevşek insanlar üzerinde kontrol kurarlar ve Çok geçmeden bir diktatörün olur. "Bay Şarap dedi ki tutumlu insanlar hiçbir zaman bir diktatörün kontrolüne girmezlermiş. Ki bu doğruydu."
Reklam
Anılar hızlanmış gözyaşlarını yavaşlatmaya yardım eder.
Yas tutan güvercin gece geç vakit öter ve asla yakına gelmez. Dağlarda uzaktan seslenir. Yas tutarmış gibi uzun, yalnız bir seslenmedir bu. Büyükbaba yas tuttuğunu söyledi. Dedi ki biri ölür ve dünyada onu hatırlayarak ağlayacak bir insan olmazsa yas tutan güvercin hatırlar ve yas tutarmış. Büyükbaba dedi ki, “ Uzakta bir yerde, hatta büyük sularda ölürsen, dağlıysan, yas tutan güvercin tarafından hatırlanacağını bilirsin. “ Dedi ki “ Bunu bilmek bir insanın aklına huzur getirir.” Ki benim aklıma getirdiğini biliyorum.
“Kendimi kötü ve boş hissediyordum. Büyükbaba dedi ki neler hissettiğimi biliyormuş, çünkü kendisi de aynı şeyleri hissediyormuş. Büyükbaba, ‘Sevip de kaybettiğin her şey sana bu duyguyu verir.’deyip ekledi: ‘Bundan kurtulmanın tek yolu hiçbir şeyi sevmemektir ki bu daha kötüdür çünkü o zaman sürekli boşluk hissedersin.’
Reklam
Geçmişi bilmezsen bir geleceğin olmaz çünkü. Halkının bir zamanlar nerede olduğunu bilmezsen, nereye gittiğini de bilemezsin.
Ne kadar uzağa gittiğini bilmiyorsan, çok uzaktır.
Büyükbaba dedi ki spor için bir şeyi öldürmeye gitmek dünyadaki en aptalca, kahrolası şeymiş.
"Ölü insanlar..." dedi, "Bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır."
Reklam
“...anlamak gerekirmiş. Ama birçok insan anlamak istemezmiş çünkü anlamak zahmetli işmiş.”
Yaşlandığın ve sevdiklerini hatırladığın zaman yalnızca iyiyi hatırlarsın. Kötüyü hatırlamazsın hiçbir zaman ki bu da kötünün hiçbir şeye değmediğini kanıtlar.
Annesinin kollarında, annesi yürürken kapanmayacak gözlerle sarsılarak gökyüzüne bakan katılaşmış bebek hakkında şiir yazamazsınız. Karısının ölü bedenini yere koyarak geceleri birlikte yatan ve sabah yeniden omzuna alan- ve en büyük oğluna, en küçüğün bedenini taşımasını söyleyen- babanın şarkısını söyleyemezsiniz. Ve bakamazsınız... Sözünü edemezsiniz... Ağlayamazsınız... Dağları hatırlayamazsınız. Bu güzel bir şarkı olmazdı. Ve bu yüzden yola Gözyaşı Yolu adını verdiler.
Bazı insanlar ağladı. Çeroki ağlamadı. Ağlamasını dışa vurmadı çünkü Çeroki onların ruhunu görmesine izin veremezdi ; arabalara binmediği gibi. Ve bu yüzden o yola Gözyaşı Yolu adını verdiler. Çeroki ağladığı için değil... Yola, Gözyaşı Yolu adını verdiler çünkü bu ad romantik geliyor ve yoldan geçenlerin hüznünü anlatıyordu. Bir ölüm, yürüyüşü romantik değildir oysa...
"Geçmişi bilmezsen bir geleceğin olmaz çünkü. Halkının bir zamanlar nerede olduğunu bilmezsen, nereye gittiğini de bilemezsin."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.