Karşılıklı kaçamak bakışlar ve ürküten bir sessizlik... İnsanın iyiye yorduğu her şey için kendisine kızdığı, ümitlenmekten ölümden korkar gibi korktuğu o anlar... Alper, sessizliğin neyi getireceğinin bilincinde, susmamacasına konuşmaya başladı. Sesi uzun bir tefekkür sürecinin sonunda varılmış derin çıkarımları izah edecekmiş gibi ciddi bir tona
“Bir fotoğrafın rüyası neden yarım kalır?”
Çünkü rüyalar fanidir, uyanmak teselli.
Çoğu zaman kaçarım rüyalarımdan, çünkü rüyalarda savaşamam. Her konuda…
Sevdiğim elinde başkası ile gelir. Savaşamam.
Etrafa yumruklar savururum. Hiçbiri isabet etmez.
Bindiğim araçların freni tutmaz. Frenim çarpmaktır.
Baktığım fotoğrafların rüyaları yarım kalır. Çünkü ya yakmış ya da silmişimdir hepsini.
Bazen teselliler de fayda etmez. Yutkunamadığın rüyadan uyanınca hissedersin boğazındaki yumruyu.
Rüyana giren fotoğraflar yarım kalır.. belki de hayalet olana dek beklemek gerek.
Yaşamın bir düşüş olarak görülebileceği düşüncesi, insan imgeleminin içkin bir ögesidir. Düşlemek düşüşün mümkün kılındığı yüksekliği kavramaktır.
John Berger / ve yüzlerimiz, kalbim, fotoğraflar kadar kısa ömürlü
Biliyoruz ki, bütün acılar bir gün geçer.
Bütün fotoğraflar sararır.
Yara kabuk tutar kapanır.
Bir sabah yine taze ekmek ister canın kahvaltıda.
Bir fincan sade kahve. Demli bir çay ister akşam üstü olunca. Sokakta mevsimi fark edersin, aynada kendini. Önceleri belli belirsiz, sonra gamzene kadar gülersin.
Şarkılar mırıldanır, çekmecelerde renkli kalemlerini ararsın. Kuşlar gelir konar dallarına.
Kırıldığın yerden çiçek açarsın.
Bütün acılar bir gün geçer.
YA DA ALIŞIRSIN
#fridakahlo
Biliyoruz ki, bütün acılar bir gün geçer. Bütün fotoğraflar sararır. Yara kabuk tutar kapanır. Bir sabah yine taze ekmek ister canın kahvaltıda. Bir fincan sade kahve. Demli bir çay ister akşam üstü olunca. Sokakta mevsimi fark edersin, aynada kendini. Önceleri belli belirsiz, sonra gamzene kadar gülersin. Şarkılar mırıldanır, çekmecelerde renkli kalemlerini ararsın. Kuşlar gelir konar dallarına. Kırıldığın yerden çiçek açarsın. Bütün acılar bir gün geçer. YA DA ALIŞIRSIN
Frida Kahlo
Zamana iliştirilmiş,
Anılardan ,
Masallardan,
Bir varmış,
Bir yokmuştan başka
Nedir ki insan ...?
Bak ...!
Eşyalar olduğu yerde,
Sözler çoktan uçtu .
Yazılanlar kurumuş güller gibi duruyor.
Yıpranmış fotoğraflar kaldı çerçevelerde ..
Gidenlerin yerine,
Kimler geldi çoktan ?
O zaman yaşamak lâzım ;
Güzel anılar biriktirmek lâzım .
Mutlu bir son lâzım ,
Bu yaşam denen masala !"
Bitirdiğimde iyi ki okumuşum dediğim bir kitap.O kadar samimi yazmış ki sayfalar fark etmeden bitiyor.Onun anılarını yazarkenki üslubu sizi kitap içine daha çok çekecek. Geçmiş hakkında ve birçok önemli Türkiye konumuza da değiniyor. Kitabın ismi o kadar sıcak gelmişti ki...Gülümseten bir kitap olduğunu düşünmüştüm.Kimi zaman gülümsetmedi diyemem ama daha çok acıttı içimi.Gözlerim dolarak okudum kimi satırları,boğazım düğümlendi...Ölümün o karanlık kucağına düşen ve geride kalanların alışmaya çalıştıkları burukluklarına tanık oldum.Kitap bir dönem taşrada çalışmış bir hekimin anılarından oluşuyor,kalemi öyle acı ki canınız yanıyor ama yazdıkları burnunuzun dibindekiler.Masum bir köy çocuğunun anıları var kimi zaman,kitaplarla tutunuyor küçücük dünyasında.Bazen de Türkiye'nin yakın tarihinin çektirdiklerini anlatmış tüm çıplaklığıyla.Siyah beyaz fotoğraflar gibi hüzünlü..
Peri GazozuErcan Kesal · İletişim Yayınevi · 20193,942 okunma