Çok aptaldı! Kesinlikle çok aptaldı! Ve hâlâ titreyen bacaklarıyla, içi kendine duyduğu öfkeyle dolu, mucizeler yinelenebilirmiş ve ona hızlı, güzel ve parıltılı bir ölüm sunulabilirmiş gibi araba kullanmaya devam ediyordu.
Sayfa 12
Fakülte imtihanlarını hazırlamaktan ziyade güneşin altında bir delikanlıyı öpmeye daha kabiliyetli olduğumu anlıyordum.
Reklam
Affetmiş bir kimsenin, ümit eden bir insanın tebessümü vardı dudaklarında.
Onu seviyordum fakat onunla evlenmek istemiyordum. Kimseyle evlenmek istemiyordum, yorgundum.
Bir gün birini ihtirasla seveceğim ve ona yaklaşma yolunu böyle ihtiyatla, tatlılıkla, el titremesiyle bulacağım.
Çok sigara içiyor kendimi ahlakan sukut etmiş buluyor ve bundan zevk duyuyordum.
Reklam
''Aşk başka bir şeydir, bir eksikliktir.'' Hayatımda hiç kimsenin eksikliğini hissetmiş mi idim?
''Siz aşkı biraz fazla basit olarak görüyorsunuz. Aşk birbiriyle hiç alakası olmayan bir duygular silsilesi değildir.. ... Aşk başka bir şeydir. ... Aşkta devamlı muhabbet, sevgi.. eksiklik, ayrı olmanın üzüntüsü vardır.. Bunlar sizin anlamayacağınız şeylerdir.''
Reklam
Sinemaya gitmediğimiz zamanlar kahvelerin önlerinde güneşte otururduk; halka karışmış olma, içme, gözlerinin içine bakan, elinden tutup halktan uzağa götüren birisi olma zevkini yudum yudum tadıyordum.
Bu tarz düşünceler beni cezbediyordu: çabuk, şiddetli ve geçici aşklar. Sdakatin cezbettiği yaşta değildim. Aşkın yalnız bazı cihetlerini biliyordum: buluşmaları, öpüşmeleri ve bıkmaları.
Gökyüzü bir yıldız deryasıydı. Her birine bakıyor ve zamanı gelmiş ümidiyle süzülüp akmalarını bekliyordum.
Resim