Çok aptaldı! Kesinlikle çok aptaldı! Ve hâlâ titreyen bacaklarıyla, içi kendine duyduğu öfkeyle dolu, mucizeler yinelenebilirmiş ve ona hızlı, güzel ve parıltılı bir ölüm sunulabilirmiş gibi araba kullanmaya devam ediyordu.
''Siz aşkı biraz fazla basit olarak görüyorsunuz. Aşk birbiriyle hiç alakası olmayan bir duygular silsilesi değildir..
... Aşk başka bir şeydir.
... Aşkta devamlı muhabbet, sevgi.. eksiklik, ayrı olmanın üzüntüsü vardır.. Bunlar sizin anlamayacağınız şeylerdir.''
Sinemaya gitmediğimiz zamanlar kahvelerin önlerinde güneşte otururduk; halka karışmış olma, içme, gözlerinin içine bakan, elinden tutup halktan uzağa götüren birisi olma zevkini yudum yudum tadıyordum.
Bu tarz düşünceler beni cezbediyordu: çabuk, şiddetli ve geçici aşklar. Sdakatin cezbettiği yaşta değildim. Aşkın yalnız bazı cihetlerini biliyordum: buluşmaları, öpüşmeleri ve bıkmaları.