Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
On sekizinci yüzyılda kişilik hak­ kı kavramının gelişmesi, Amerika'nın bağımsızlığını ve Fransız Devrimi'ni doğurdu . . . on dokuzuncu yüzyılda milliyetçilik dü­şüncesinin tomurcuklanması ise İtalyan birliği, Balkan çözülme­ sinin yanı sıra çeşitli yerlerde sayısız etnik savaşı getirdi. Büyük Okyanus ve Hint Okyanusu'ndan Doğu Aya'ya kadar köpüren bu düşünce seli, ülkemize ulaşıp Xinhai [1911] Devrimi'yle sonuç­landı. Ulusumuzun düşünceler savaşının kökü bu [olgudadır].
Yeni burjuva devletinde yargılama hak­kı artık kralın kullandığı bir ayrıcalık olamazdı ya da yerel aris­tokratların kılıcına, tacına ve ipine teslim edilemezdi. Böylece Parlements; Bastille'le sonuçlanan "mühürlü mektuplar", sen­yöral ve dinî mahkemeler; eski rüşvet odakları unutuldu. İngiltere ve Amerika'da olduğu gibi yargının yürütmeden bağımsız olduğu ilan edildi. Yargı sadece “ulusa” (yani oy kullanma hak­kı olan vatandaşlara) bağlı olacaktı. Yargı herkese eşit ve adil biçimde hizmet edecekti. Belediyeler, iller ve ulusal düzeyde mahkeme başkanlarının seçimle geldiği, ceza davalarında jüri­lerin seçimle oluşturulduğu mahkemeler kuruldu. En üstte iki ulusal yargı makamı kuruldu: Temyiz Mahkemesi ve bakan­ların, kamu görevlilerinin, devlet düşmanlarının yargılandığı Yüksek Mahkeme, ki ikincisi 1793’te kurulacak Devrim Mah­kemeleri için beklemeye başlanmıştı. Muhteşem "eşitleyici" gi­yotin, zamanı gelince (Mart 1792’den sonra), aristokrat kılıcı ya da baltası ve köylü ilmeği yerine tüm idam cezalarının uygu­lanmasında kullanılacaktı.
Sayfa 98 - PdfKitabı okuyor
Reklam
1789'da ilan edilen Haklar Beyanna­mesi burjuvazinin çıkarlarıyla evrensel ilkeler arasında çok iyi dengeler kurması bakımından dikkat çekicidir. Üçüncü Sınıfın haksızlık defterlerinde yer alan mülkiyet hakkı, inanç özgür­lüğü, basın özgürlüğü, keyfi tutuklamalara son verme, kanun önünde eşitlik, vergi adaleti, kamuda işe alımlarda eşitlik, gö­revlilerin insan yaşamına saygı göstermesi gibi taleplerine bu deklarasyonda yer verilmişti. İsyan hakkına ise -yaşanan olay­lardan sonra- örtülü yasak getirilmişti.
Sayfa 92 - PdfKitabı okuyor
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, Ulusal Meclis tarafından, Paris'e hareketinden önce 27 Ağustos 1789’da kabul edildi.
Sayfa 92 - PdfKitabı okuyor
Bastille'in düşüşünden sonra 2 kiloluk ekmeğin fiyatı 14.5 Fransız kuru­şundan 13.5 kuruşa, iki hafta sonra da Belediye Binası önünde yapılan gösterilerin ardından 12 kuruşa düşürülmüştü. Bunun ardından gelen sükunet kısa sürdü. Buğday hasadı iyiydi an­cak uzun süren kuraklıklar buğday değirmenlerinin yeteri ka­dar un öğütmesini engellemişti.
Sayfa 85 - 86 - PdfKitabı okuyor
Halk hareketinin başlamasına neden olan itici gücün yiye­cek krizi olduğunu bir kez daha tekrarlamalıyım.
Sayfa 85 - PdfKitabı okuyor
Reklam
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildiri­si'nin kabulünden önce 24 Ağustos'ta, Lafayete'e hakaret ettiği gerekçesiyle polis tarafından yakalanan bir tüfek ustası sürekli, "insan haklarının" kendisine adil yargılanma hakkını verdiği­ni söylüyordu.
Sayfa 85 - PdfKitabı okuyor
Bastille'i kuşatanlar gerçekte kimlerdi? Bastille'i ele geçirenle­rin St. Antoine Meydanı'ndan toplanmış serseri, suçlu ve para­lı güruhtan oluştuğuna dair efsane yıllarca ısrarlı bir biçimde dile getirilmiştir. Fakat eldeki kanıtlar bu görüşü çürütmekte­dir. Daha sonradan Ulusal Meclis tarafından düzenlenen güve­nilir Bastille kayıtlarından, bu olayda yer almış 600 kişilik bü­yük bir çoğunluğun meslekleri, yaşları ve adresleri hakkında bilgiye sahip olmak mümkündür. Bunların çoğu, serseri ya da düşkün olmanın çok ötesinde Faubourg St. Antoine ve çevre­ sinin yerleşik nüfusunu oluşturan vatandaşlardı; yaş ortalama­sı 34'tü; nerdeyse hepsi aile babasıydı; yeni kurulan ve serseri­ lerin kesinlikle kabul edilmediği silahlı sivil ordunun mensu­buydular. Bunlar arasında devrimin gelişmesiyle öne çıkan pek çok kişi de vardı: Örneğin, devrim sürecinde generalliğe yük­ selen kuyumcu jean Rossignol; 1 792 yılında monarşiyi sona er­diren milislerin başkomutanı, bira üreticisi, zengin Antoine-Jo­ seph Santerre sayılabilir. Ancak çoğu Faubourg ve çevresinde yaşayan; marangozluk, çilingirlik, ayakkabı tamirciliği (sadece bunların sayısı sivil esirlerin dörtte birini oluşturuyordu), ma­ğaza sahipliği, tül-şile bezi üreticiliği, çanak çömlekçilik yapan, nehir kenarında çalışan (çoğu ücretli olmaktan ziyade zanaat­karlıkla uğraşan, dükkanı olan) Faubourg'un çalışan nüfusu­ nun profilini oluşturan kendi halinde insanlardı.
Sayfa 83 - PdfKitabı okuyor
REVİZYONİST GÖRÜŞLERİN KALICILIĞI
Her koşulda,sezonun renklerini haute couture’ün belirlemesi gibi,güncel döngüde hangi ideolojik renklerin aşınıp yıpranacağını da entelektüel moda belirliyordu.
Sayfa 145Kitabı okudu
Fransız Devrimi’nin 100.Yıldönümü’nden 200.Yıldönümü’ne
Daha önce gördüğümüz üzere,Marx’ın düşüncesine paralel olarak sınıf mücadelesinde Devrim’in burjuvazinin zaferi olarak görülmesi fikrinin kaynağı,Restorasyon döneminin burjuva liberalleriydi.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Fransız Devrimi’nin 100.Yıldönümü’nden 200.Yıldönümü’ne
Michelet’i ve Auguste Comte’u izleyen çekirdek cumhuriyetçiler,kahramanları olarak Danton’u seçerlerken;solcu cumhuriyetçiler ile isyancılar Marat’yı,ya da giderek daha fazla Robespierre’i (tabii burada,onun Üstün Varlık savunuculuğu iddiasını yutması mümkün olmayan ateşli ateistleri istisna olarak ayırmak gerekirdi) kendi adamları sayıyorlardı.
BURJUVAZİNİN ÖTESİNDE
Yenilgiden sonra işçi sınıfı ile burjuva devrimi arasındaki ilişki çok fazla tartışma konusu olmuştu ve bu tartışmalarda sık sık Jakobenizmden,onun doğasından bahsediliyordu.
BURJUVAZİNİN ÖTESİNDE
Kıta Avrupası’nda önemli sosyalist işçi hareketlerinin geliştiği sırada,etkin -isyancı- bir siyasal dönüşüm olarak Fransız Devrimi geleneği,büyük ölçüde işçi sınıfıyla bağlı haline inmiş durumdaydı.
Bastille
Hapishanelerin imparatoru Bastille olsa gerek. Boşaltılması Fransız Devrimi'nin başlangıcı addedilir.
Sayfa 64 - TimaşKitabı okuyor
Ulusal Egemenlik Kavramına İlişkin
16.yy'da Fransız düşünür Jean Bodin 'Devletin Altı Kitabı' eseriyle ilk defa egemenlik kavramını kilisenin güçlü olduğu bir dönemde "ben sadece dünyevi bir egemenlikten bahsedeceğim" diyerek siyaset bilimi literatürüne sokmuştur. Ancak egemenlik kavramını sistematik bir biçime sokamamış ardından gelen İngiliz düşünür
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.