'Köylü eğitilmeden, işçiye iş verilmeden, herkesin toprağı olmadan demokrasi gelmez, iki tür demokrasi vardır, gerçek demokrasi için halk sıkı bir eğitimden geçirilir, biz ise Amerikan demokrasisini seçtik, bir sandığa kağıt attık adı demokrasi oldu.'
İsmail Hakkı Tonguç (1954)
Allahım ne olur sen anneme
Babama, bana ve nineme
Ve apartmandaki Baha Beye, karısına ve oğluna
Ve mahalledekilere ve rahmetli dedem Hüsrev kuluna
Ve Ankara'dakilere ve Türkiye'dekilere
Ve dünyadaki bütün iyilere
Rahatlık ver.
Onların içinde( varsa eğer)
Hırsız, fena
Ve kötülük etmek için insana
Fırsat bekleyenlere
Ve beni azarlayan kapıcımız Kamber'e
Ve beni bahçede korkutan horoza
Ve ezberimi bilmezsem ceza
Verecek öğretmene
Rahatlık verme.
(ceza vermezse rahatlık ver.)
'' Sanır mısın ki... Her zaman... Her zaman yalnız korkudur... İnsanlara engel olan? Utanç... Utanç olamaz mı?.. İçini dökmek... Elalemin önünde soyunmak utancı? ''
Kocası yüzüne baktı.
'' Ona acıyıp acımadığımı soruyorsun değil mi? İşte sana cevabım:Artık acımıyorum. Cezalandırıldığı andan itibaren, bu ceza ona ağır da gelse, kız artık rahatlamıştır. Kız dün perişandı. Zavallı atı kırıp ocağa sokmuştu, evde herkes atı arıyor, o ise her an, her saat, buldular, bulacaklar korkusuyla yaşıyordu. Korku, cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif, bilinmeyene, sınırlandırılmamışa kıyasla ceza, daha az ürkütür.