Söylemiştim size, efendimi elimde olmadan sevmeye başladığımı. Sevmekten vazgeçmek elimde değildi artık. İstediği kadar o benim varlığımı bile unutmuş olsun; saatler saati ayni odada bulunduğumuz halde bana bir kez bile bakmasın. İstediği kadar bana eteğinin ucuyla bile dokunmaktan kaçınan, beni şöyle bir görse pis bir şey görmüşçesine hemen başını çeviren anlı şanlı bir hanımefendiye kendini kaptırmış olsun... Onu sevmekten vazgeçmek elimde değildi.
Gel ey sevecen gece, gel, sevimli, kara kaşlı gece,
Bana Romeo’mu ver; sonra öldüğünde,
Al da küçük yıldızlara böl onu;
Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
Bütün dünya gönül verip geceye,
Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe,
“Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna!”
-Ülke
“Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutmadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutmadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutmadım”
“Fakat insanoğlu, gelecekte nelerle karşılaşacağını bilmediği için, çoğu zaman evvelce iyidir zannı ile yaptığı işleri sonradan akılsızca bulup hayıflanıyor... İşte ben, şimdi bu pişmanlığı yaşıyorum.”