''Freud'un bir incelemesini hatırlıyorum.Edna S.Histerik burun felci vakası.tavşan taklidi yapması rica edildiğinde bunu beceremiyordu..Bu olay çoğunlukla acımasız arkadaşlarının arasındayken onda büyük endişe yaratıyordu.'hadi Liebchen,bize nasıl tavşan taklidi yaptığını göster bakalım'sonra hiç utanıp sıkılmadan burun deliklerini
Tabu Polenezya dilinde bir kelimedir.Bizim için tercüme edilmesinin zorluğu, bu konseptin bizi artık etkileyemediğinden kaynaklanmaktadır.
Reklam
İlk bakışta bilimin gerçekten, kendi yönünü tayin edebilecek son derece zeki ve yaratıcı insanların işi olduğu aşikardır. Bizler bir devri sık sık keşifleri ve teorileriyle o dönemde iz bırakan bir şahsın ismiyle anarız. Fizikte "Einstein'dan sonrası" psikolojide "Watson'dan sonrası" ve heykelcilikte "Michelangelo'dan sonrası" hakkında konuşuruz. Görünen o ki bireyler hem bilim hem de genel kültür alanlarında, tarihin akışını değiştiren heyecan verici, bazan sarsıcı değişiklikler ortaya koyarlar. Bu savın doğruluğunu kanıtlamak için sadece Sigmund Freud'u düşünmek bile yeterlidir. Bu nedenle kişilikçi teorinin belirli bir değeri olduğu doğrudur ancak tek başına bu teori bir bilimin veya toplumun gelişimini açıklamakta yeterli midir? Hayır. Bilim adamlarının ve filozofların çalışmaları, zamanında çoğunlukla görmezlikten gelinmiş veya yalanlanmış ve bu çalışmaların onaylanması bundan uzun zaman sonra olmuştur. Zamanın şartları bir bilim adamının düşüncelerinin dikkate alınıp alınmayacağını veya önemsenip önemsenmiyeceğini, övüleceğini veya unutulacağını tayin edebilir. Bilim tarihi yeni keşiflerin ve orjinal anlayışların reddedilmesi örnekleriyle doludur. Hatta en yetenekli kafalar (belki de özellikle en yetenekli kafalar) Zeitgeist tarafından engellenip zorlanmıştır. Buna bağlı olarak, bir keşfin kabulü ve uygulanması bir kültürdeki, bölgedeki veya çağdaki hakim düşünce kalıbı tarafından kısıtlanmış olabilir fakat o dönemde çok tuhaf bulunup kabul görmeyen bir fikir, bir nesil veya yüzyıl sonra kolayca kabul edilebilir. Yavaş değişim bilimsel ilerlemenin bir kuralı gibi gözükmektedir.
Sayfa 49
Kültüre doğru ilerlerken, İnsan, hayvanlara karşı baskıcı bir konum elde etti. Ancak bu üstünlüğünden memnun olmadığı için kendi doğası ve onların doğası arasında bir uçurum yarattı. Onlarda akıl olduğunu reddetti, kendisinin ölümsüz bir ruhu olduğunu söyledi, kendisi ve hayvanlar alemindeki bağı yok etmesine izin veren ulvi bir kökten geldiğini iddia etti.
Muhafazakarlık, hızla değişen koşullara uyum sağlamak istemeyen tembel zihinler için her zaman hoş karşılanan bir mazerettir.
Neysek oyuz; çünkü geçmişte de neysek oyduk. Ve insan yaşamının sorunlarını çözmek için ihtiyacımız olan şey,ahlaki değerler değil, daha fazla bilgidir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.