Kırmızı oda, masumlar apartmanı gibi TV dizilerini ilk gördüğümde danışan bilgilerinin paylaşılması etik gelmemişti. Gerçi hâlâ öyle geliyor ama hastalıkların belirti ve sonuçlarını her gün karşılaştığım insanlarda gördüğümü fark etmem üzerine bu kitabı okumaya başladım. Kitapta gerçekten hem kendimden hem de en yakınlarımdan benzerlikler buldum. Çözümsüz sandığımız bozuk olan her ruh halinin düzeltilebileceği gerçeği ben kitabı okudukça içimde yer edindi.
Freudun da zamanında savunduğu gibi psikoterapi ile hastaların geçmişine dönerek sorunlar teker teker bulunabiliyor. Gülseren Hanım kendi tekniklerini, hislerini ve yaklaşımlarını çok başarılı bir şekilde paylaşmış. Gözümüzün önüne çıkardığı apaçık gerçek ise şu ki, çocukken yaşanan travmalar önünde sonunda bireyin karşısına çıkmakta.
Psikolojik hastalıkların önemsenmediği ve hatta deli damgası vurulduğu Türkiye'de böyle bir kitap yazmak oldukça cesaret verici. Okurken keşke tüm insanlar psikologa gidebilse diye düşündüm. Ve inanıyorum ki okuduktan sonra birçok insan ya bir şeylerin farkına varmış ya da psikolojik destek almaya karar vermiştir.