Temel sosyalist öğretinin gelişmesinde en önemli ve etkili iki kişi, Karl Marx ve Friedrich Engels olmuşlardır.
Büyük kentlerdeki işçi sınıfı, farklı düzeylerdeki hayat standartlarında yaşıyor. Bu, en iyi durumlarda bir an için tahammül edilir cinsten bir hayattır.
Reklam
Tabii, hayatın tahammül edilebilirliği ve ücretin yeterliliği işçinin bakış açısına göre değişebilir. En kötü durumlarda, evsiz barksız kalmaktan ölmeye dek giden acı bir yoksulluk vardır.
Rekabet, modern burjuva toplumunda hüküm süren, herkesin herkese karşı verdiği savaşın en kusursuz ifadesidir. Hayat için, var olmak için, her şey için gerektiğinde bir ölüm kalım savaşı haline gelen bu savaş, sadece toplumun farklı sınıfları arasında değil, tek tek üyeleri arasında da verilmektedir. Herkes, bir başkasının yolu üstündedir ve herkes yolunun üstünde duranları kenara itmek ve yerine geçmek peşindedir.
İşçilerin fiyatı kendilerine olan taleple doğru orantılıdır.
Ancak en bunalımlı dönemler en kötü hallerde bile bir, iki ya da iki buçuk yıl kadar koşa sürdüğünden bu insanların çoğu krizden sağ çıkarlar. Ama kriz daha sonra da göreceğimiz gibi hastalık gibi nedenler dolayısıyla kendine birçok kurban bulur.
Reklam
Eğlenmeye ihtiyacı vardır. Katlandığı zahmeti değerlendirmek, bir sonraki günü dayanılır kılmak için bir şeylere ihtiyacı vardır. Bitkindir, kendini iyi hissetmemektedir, bütün tepkileri aşırıdır.
İşçinin okulda göremediği, en azından burjuvazi nezdinde bir kıymeti olan ahlaki eğitimi onu hayatın diğer koşulları da sunmaz. İçinde bulunduğu durum, onu saran ortam, işçiyi sürekli olarak ahlaksızlığa davet eder. Yoksuldur; hayat onu hiçbir şekilde cezbetmez. Hayatın ona sunabileceği hemen her zevkten mahrumdur
Bu dünyanın Tanrısı paradır; burjuva, proleteryanın parasını elinden alarak onu pratikte bir ateiste dönüştürür.
İşçi sınıfı içinde hakikaten, en aşırı koşullarda bile hırsızlık yapamayacak kadar ahlaklı olan çok sayıda insan vardır. Bunlar ya açlıktan ölürler ya da intihar ederler.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.