Kitap üç farkli öyküden oluşuyor. Aralarında en dikkatimi çeken ise Ölümsüz Kardeşin Gözleri adlı öykü. Bu öyküde Virata adlı baş karakterimiz , günümüz insanının bulunabileceği bir cok duygusal konumda bulunuyor . Bunlar saygınlık , korku , sevgi , hükmetme ve gurur gibi durumlar. Şahsını muhakeme etmek adına ve doğru insan nasıl olunurun cevabını bulmak adına kendini toplumdan soyutluyor. Fakat yapmiş olduğu bu eylemsizlik ve günahdan uzaklaşma arzusunun doguracaği kötü sonuçların farkında degil.
İnsanın tek gayesinin hizmet etmek ve üretmek olduğunun, Tanrı katında yapılan her işin degerini aynı olduğunun farkına varıyor. Günahlardan kaçarak nasil bencil ve kibirli davrandığını, insanin toplumun en temel yapı taşı olduğunu , her insanin birbirine bir zincir gibi bağli ve gebe olduğunu anlıyor.
Bizler biliyoruz Yüce Tanrım, ömrümüzün sonbaharı çok yakınındadır ilkbaharının, yazı ise hiç uzun değildir. Bu nedenle böyle bir sabırsızlık çalkalanır kanımızda, bu nedenle büyük bir açlıkla uzanır elimiz sevdiğimizi almaya ve fani şeylere bile hemen sevinmeye; zaman geçtikçe yaşlanırken, beklemeyi nasıl öğrenelim, bir gecede ölüp giderken nasıl sabredelim, zaman sönmeyen ateşiyle peşimizdeyken nasıl yanmayalım, ölüm arkamızdan koşarken nasıl acele etmeyelim?
"Onlar diledikleri kabul edildikten sonra, elde ettiklerinin keyfini sürmek üzere gittiler. "
Aslında hepimiz şu cümlenin rahatlatıcı dokusundan istiyoruz. O kadar güven verici ve kaygısız.