Selamlar, ben Leyla.
Biz alışmışız ilk kitapta kesin yargıya varıp Adrian’ı idam sehpasına göndermeye. Rina Kent ikinci kitabı yazınca hepimiz g*t olduk tabii fjfjdjj. İlk kitapta beni şoklardan şoka sokan o son bölümden sonra nefes bile almadan ikinci kitaba başladım. Bir de meğer ne öğreneyim, Winter aslında Lia’mış… :D Bu yazarın aklımızla zoru var kardeşlerim. İkinci kitap, Lia ve Adrian’ın öyküsünü anlatıyor. Nasıl tanıştıkları, nasıl evlendikleri, Lia’yı günden güne tüketen akıl karışıklığı ve depresyonunun onu nasıl boğduğunu an be an şahit olarak, her satırda Adrian’a söverek bir şeylerin farklı olması gerektiğini hissederek tüketici bir hızla sayfaları çeviriyoruz. Sado mazo ilişkilerinin hız kesmediği bu kitapta, Adrian’ın geçmişine de ufak bir bakış atıyoruz. KESİNLİKLE İLK KİTAPTAN DAHA ÇOK SEVDİM. HATTA KİTABI BİTİRDİKTEN SONRA FARKLI BİR GÖZLE İLK KİTABI YENİDEN OKUMAK İSTEDİM. Okuyunca sizin de öyle hissedeceğinize eminim. İyi geceler.