spesifik sana benzer
adam 500 sayfa kitap yazmış, edebiyatın altından girmiş üstünden çıkmış, kurguya çağ atlatmış, uzay-zaman-mekan algısını bükmüş, peki sen kitabı okuyan güzel kardeşim alıntı olarak ne seçiyorsun; "aşk da öğrenilir." balım bu nedir? gabo'nun yerinde olsam, şu alıntıyı gördükten sonra burun deliğimden ince uçlu bir kancayla girip beynimin ön lobunu parça parça ederdim.
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı Pazartesi
Reklam
Yüzyıllık Yalnızlık’ın dünyanın dört bir yanındaki başarısıyla rüşdünü ispatladıktan sonra Gabriel Garcia Marquez’i sanatçı sorumluluğu olarak zorlu bir görev bekler. Anlatım tarzı olarak, Macondo’nun tarihini anlattığı romanının etkisinden bir an önce kurtulmalı ve kendini tekrar etmek gibi, sanat dünyası tarafından yadırganan bir durumun içinden kendisini çekmek zorundadır. Bu, bir çok edebiyatçının dikkat etmediği ciddi bir ‘sanat vicdanı’ sorunudur. Fakat artık maddi olarak rahatlayan Gabo, bir sonraki eserinde yeni bir tarz denemek için kendini daha dinç hissedecektir. Latin Amerika dünyasının en bilindik figürlerinden olan diktatörler konusuna eğilmek isteyecektir Marquez. Aslında Yüzyıllık Yalnızlık’tan önce bu konuda üç yüz sayfalık, halk mahkemesinde geçen bir müsveddeyi çöpe atmıştır. Başkan Babamızın Sonbaharı’na bu müsveddelerden hiçbir iz kalmayacak bir biçimde yeniden başlar. 1958 yılının ocak ayında saat sabah dörtte, General Marcos Perez Jimenes, sekiz yıllık diktatörlüğünün bitmesiyle hükümet konağından sessiz ve yavaşça, çamurlu postalları zeminde iz bırakarak başka bir ülkeye kaçar. Gabo da o zaman gazeteci olarak oradadır ve o gün bir diktatör hakkında yazmaya karar verir. Ardından gelen Küba Devrimi’nin ateşi de bu düşüncesini kamçılar.
Gabo yazar... Kimileri ise onun yarattığı büyülü gerçekçilikte yaşar.
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
kalbimi kırıyorsun salman
Çok. Her şeyden çok fazla. Sözcüklerin, imgelerin, duyguların, duyumların, renklerin, kokuların, seslerin kitap sayfalarından taşan çokluğuna rağmen bir olmamışlık duygusu sürekli varlığını hissettiriyor. Kitaplarına tıkış tıkış sıkıştırdığı bu çokluğa, sayfalardaki kaosun taşıdığı potansiyele ve delhi sokaklarına benzeyen karmaşaya bakıp bakıp üzülüyorum. Oysa ne lezzetli şeyler vaad ediyor yazar, pek çoğu havada kalan ne olası cennetler. Ah GABO aşkım. Kimse senin gibi olamıyor.
Salman Rushdie
Salman Rushdie
GABO
Love does not die, when someone gets old, people get old, because they can not love anymore.
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.