Tarım yok edildi, konuşamadık. Kamu işletmeleri satıldı, konuşamadık. İş cinayetleri çığ gibi arttı, konuşamadık. Sendikalar bitirildi, sosyal güvenceler yok edildi, konuşamadık. Sağlık sistemi bozuldu... Eğitim sistemi bozuldu... Gıdalar bozuldu... Hiçbirini konuşamadık. Kadın cinayetleri arttı... İntiharlar arttı... Fuhuş arttı... Uyuş­turucu bağımlılığı arttı... Tutuklu-hükümlü sayısı arttı... Ve yok­sulluk arttı... Hiçbirini konuşamadık. Tüm insani değerlerimiz vahşi kapitalist pazara düşürülüp alınır satılır meta haline getirildi. Sesimizi çıkaramadık. Sadece kimlik siyaseti üzerinden tartışma yaptırıyorlar!
Büyük bir ekonomi sorunu vardır ve bu yoksulluk bir etnisite grubunun değildir. Yoksul Kürtlerin, yoksul Türklerin ve yoksul muhafazakarların halinin konuşulmamasını isteyen­ler, kimlik siyasetini kullanarak toplumsal muhalefeti bölmek­tedirler.
Reklam
Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün olduğu altın çağı geride kal­mıştır; mert, yiğit, onurlu, çalışkan, yardımsever insanlar çekip gitmişlerdir. Geride kalan, kokuşmuş bir düzendir!.. Evet... Yaşar Kemal kimine göre, natüralist köy romanı yazarı. Kimine göre, çağdaş Türk edebiyatının en büyük yazarı. Kimine göre, Anadolu'yu tüm folkloruyla dünyaya taşıyan evrensel yazar. Yaşar Kemal tüm eserlerinde bozulmayı/ yozlaşmayı/çökü­şü ve itibarıyla güzelliğin, iyiliğin, sevginin nasıl yitip gittiğini yazdı.
Tarih: 17 Ekim 2014. Ege Üniversitesi'nin Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve ülkü­cü gençler "Ege'de birlik var" pankartı arkasında yürüdü... Fırat Yılmaz en önde!.. Keza... Yakılan Atatürk heykelleri ve yakılan Türk bayrak­ları üniversitedeki ülkücüler ile devrimci öğrencileri aynı safta buluşturdu. Ülkücüler, devrimci Türkiye Gençlik Birliği'yle kol kolaydı. Fırat Yılmaz en önde!.. Atatürk ve Türk bayrağında bir­leşmişlerdi. Fırat Yılmaz, katledildi. Tarih, 20 Şubat 2015'ti.
Türk burjuvazisi Kemalist Devrim'i sattı! Devrimcilerle burjuvazinin yolu böyle ayrıldı. Burjuvazi dincilikle uzlaştı. Sonuç, bugündür. Çünkü... Dincilik, Ortaçağ'dır. Yitik akıl'dır... Kul'luktur... Dogmatizm'dir... Dolasıyla çürüme'dir. Tam bu sebeple, ekrana çıkarttıklarına "diktatör Atatürk" de­dirtip, ne kadar "demokrat" olduklarına seviniyorlar. Ortaçağ cahilliktir. Ahlaksızlıktır. Bugün Türkiye'deki özgürlük sorununun kaynağı; ulusalcı­lar değil, feodaliteyle işbirliği yapanlardır
12 Eylül Darbesi'ne boyun eğmeyen 1.300 aydının imzaladığı "Aydınlar Dilekçesi", 15 Mayıs 1984'te Çankaya Köşkü'nde Ke­nan Evren'e verildi. İmzacılar yakınlarıylavedalaştı; çünkü hap­se girmeleri an meselesiydi. Dünyaca ünlü iki oyun yazarı Harold Pinter ve Arthur Miller, "Aydınlar Dilekçesine destek için Türkiye'ye geldi. Pinter ve Miller, İstanbul'daki aydınlarla tamşmak istedi. O zor günlerde ancak 52 aydın bulunabildi. Arthur Miller, bir araya geldiği ay­dınlara kaç kişinin hapse girdiğini sordu: "Hapse girenler ayağa kalkabilir mi?" 50 kişi ayağa kalktı. Miller ve Pinter şaşırdı. Salonda bulu­nanlara, kaç yıl hapis yattıklarını sordular. 5 yıldan az yatanlar utanarak söyledi. Çünkü çoğunluk 10 yıla yakın cezaevinde kalmıştı. Türk aydını hep eziyet gördü;kırıldı,biçildi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.