Üner Birkan’a
Benim hiç Çin’de bir ablam olmadı
Hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski
Üç Galata gecesi Ceneviz kerhânesinde
Boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı
Dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü
Peki bu Güzel Avratotu da kim yahu?
Oldum olası ayakta bira içiyor
Galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı
Biliyorsun
"Aman benim devletlû, inayetlû paşam, ben ne yapıyorum ki?"
"Daha ne yapacaksın be herif, meyhanelerde, şurada burada boyuna hır gür çıkarırsın, Galata Kulesi'ni satmaya kalkarsın, gece yarıları denizin ortasında naralar savurursun..."
İlk defa Okmeydanı minberi üzere yıldız rüzgârı şiddetinde kartal kanatlarıyla sekiz, dokuz kere göklere kanat açarak talim etti. Sonra Sultan Murad Han, Sarayburnu'nda Sinanpaşa Köşkü'nde seyrederken Galata Kulesi'nin en tepesinden Ahmed Çelebi lodos rüzgârıyla uçup Üsküdar'da Doğancılar Meydanı'na düşmüştür. Sonra Murad Han bir kese altın ihsan edip Hezârfen Ahmed Çelebe'yi Cezayir'e sürmüştür. Orada öldü. Murad Han "Her ne isterse elinden gelir" diye Ahmed Çelebi'den pek korktuğundan sürmüştür.
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Ve bir adam düştü o gün Galata Kulesinden
Kendini bir anda bıraktığı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu…