Tanrı
Bir Tapınakta asılı olan ve bir deniz kazasından kurtulan insanları tanrıya şükrederken gösteren bir resmi adama gösterip ona artık Tanrının gücünü kabul edip etmediğini sorarlar. O da, “Evet ama dua ettikten sonra boğulanların resmi nerede? ” diye sorar
Isaac Asimov (1920 -1992) , 500 ’den çok kitabıyla, çağın en verimli yazarlarından biridir. Eserleri arasında popüler bilim kurgu romanları, Shakespeare üzerine çalışmalar, derlemeleri, ama en çok da bilim öyküleri vardır. Asimov 'u n aynı anda üç ayrı proje üstünde çalıştığı, her biri için ayrı yazı makineleri kullandığı, bir makineden öbürüne tekerlekli koltukla gittiği söylenir. Yazıları için gerek en bilgileri öğrenmeye nasıl vakit bulduğu hiçbir zaman açıklanmamıştır; ancak enerjisinin kaynağı yeterince açıktır: Boş inana karşı aklın gücüne dayanan bilim tutkusu. Bilimin başarısı, ona göre, iyiler için de bir başarıdır.
Reklam
Her şeyi bilme şeklindeki bu kendini beğenmiş küstahlığın temeli hiçbir zaman hiçbir şeyi anlamamış olmaktan başka bir şey değildir. Bir kerecik de olsa, tek bir şeyi tam olarak anlama deneyimi olan ve bilginin nasıl elde edildiğini gerçekten duyumsamış olan bir kimse, kendisinin hiç anlamadığı, sonsuz sayıda başka hakikatlerin de var olduğunu fark eder .
549 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 132 days
Bilim en doğru yol göstericimiz ve bu yolda geçmiş çağların bilim insanlarının bilginin peşinde koşmalarına ait bize göre kısa serüvenlerini anlatan yazar bir seçme makaleler dizisi sunuyor.
Galileo'nun Buyruğu
Galileo'nun BuyruğuEdmund Blair Bolles · Tübitak Yayınları · 2011116 okunma
Bilim
Bilim yazıları okumak insana iki yönlü kazanç getirir. Birincisi, hayal gücüyle, ilhamla, ifade tarzıyla bağlantı sağlanmasıdır, ki bu yalnız okumakla gerçekleşebilir. İkincisi, doğa hakkında yeni bir anlayış edinilmesidir; bunun da zevkli bir şey olduğu yeterince açıktır. Bir şeyi anlamak çok kez başlangıçta bir çaba gerektirir; ama elde edilen başarı insanın içini rahatlatır ve çaba bir övünç kaynağına dönüşür. Anlamanın çaba gerektirmesi olgusu, okuyucudan da özel bir istemde bulunur. Yazı, okuyucuya, yazarı izleyecek ölçüde dürüst olup olmadıklarını sürekli sorar; bu yolla ona sürekli meydan okumaktadır. Yazar alışılmışın ötesine gidecek ölçüde acımasız olsa bile, bu okuyucuyu kurtarmaz. Yazarın anlayışına katılmak için, okuyucunun da kendisine karşı aynı ölçüde acımasız olması gerekir.
Her şeyi bilme şeklindeki bu kendini beğenmiş küstahlığın temeli hiçbir zaman hiçbir şeyi anlamamış olmaktan başka bir şey değildir. Bir kerecik olsun, tek bir şeyi tam olarak anlama deneyimi olan ve bilginin nasıl elde edildiğini gerçekten duyumsamış olan bir kimse, kendisinin hiç anlamadığı sonsuz sayıda başka hakikatlerin de var olduğunu farkeder.
Galileo Galilei
Reklam
Étienne Bonnot de Condillac
Bizler yalnız sözcüklerin aracılığıyla düşünürüz. - Dil gerçek çözümleyici yöntemdir - Her tür ifade şekline en basit, en kesin ve en iyi şekilde uygulanan cebir, aynı zamanda bir dil ve bir çözümleyici yöntemdir. Usavurum sanatı iyi düzenlenmiş bir dilden daha öte bir şey değildir.
Heinz R. Pagels
Heisenberg ve Bohr'un çalışmalarıyla ortaya çıkan kuantum gerçekliği konusundaki iki önemli noktaya, Kopenhag yorumuna gelmiş bulunuyoruz. Birinci nokta, kuantum gerçekliğinin mutlak değil istatistiksel bir gerçeklik olduğudur. Bir kuantum özelliğini ölçmeye yönelik deneysel düzen belirledikten sonra bile, aynı deneyi dakik olarak defalarca tekrarlamak gerekebilir. Çünkü tek tek kesin ölçümlerin anlamı yoktur. Mikro-dünya sadece, ölçümlerin istatistiksel bir dağılımı ile belirlenir ve bu dağılımlar fizik tarafından saptanabilir. Tek bir elektronun konumunun ve momentumunun, bir dizi ölçümle tutarlı olan zihinsel bir resmini oluşturma girişimi "bulanık" bir elektron resmiyle sonuçlanır.
Heinz R. Pagels
Bohr'un tamamlayıcılık ilkesi, aynı bilgi nesnesinin birbirini tamamlayıcı özelliklerinin var olduğunu, bunlardan birinin bilinmesinin ötekinin bilinmesini dışladığını söylemektedir. Öyleyse, elektron gibi bir nesneyi birbirini dışlayan farklı yollarla betimleyebiliriz; örneğin, dalga olarak veya parçacık olarak.
Heinz R. Pagels
Örneğin, "Elektronun konumu ve momentumu nedir?" diye sorduğumuzu düşünelim. Klasik fizikte bu soruyu yanıtlarken -bir deney yaparken- nesnenin durumunu değiştirdiğimizi de hesaba katmamıza gerek yoktur. İncelenen nesne ile aygıt arasındaki etkileşimi yok sayabiliriz. Elektron gibi kuantum nesneleri için durum artık böyle değildir. Gözlem işleminin bizzat kendisi elektronun durumunu değiştirir.
75 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.