İstanbul İstanbul, yazarla tanışma kitabım kitabım oluyor.
Güzel İstanbul'un yerin altında insan hayatını yok sayan işkencecilerin arasında kendi hayatlarını varsaymaya çalışan insanların romanı. Gizlilik nedeniyle kendilerini anlatamayan insanlar birçok masal anlatıyorlar. Öyle bir hücre ki, _işkence, açlık,buz gibi soğuk_ hücrenin içinde on üç gün durdum o işkence seslerinden yerimde duramadığım için, o işkececilerin gardiyanların yok saymasına dayanamadığım için ve en önemlisi işkencenin öyle şehirden uzakta değil sadece iki bodrum aşağıda yapılmasına iki bodrum yukarıda yürüyüp giden insanlar ses çıkarmadığı için okurken parçalandım.
"mış gibi” üstü kapalı anlatıyor yazar İstanbul'u ve “mıh gibi” yerleşiyor zihnimize. İnsanı anlatırmış gibi, şehri anlatmış,yer altını tasvir edermiş gibi, yeryüzünü betimlemiş,aşkı anlatmış.
Karakterler öyle gerçekçi ki, anlatılan hikayeler de öyle güzel ki,Decameron'dan bahsetmeleri beni cezbetti.
Öğrenci Demirtay, Doktor, Berber Kamo, Küheylan Dayı… İstanbul’un yer altında bulunan bir hücrede buluşan dört adam. İşkencenin ağırlığıyla yaslanıp birbirlerine yer üstündeki zamana dalıp “Aslında uzun hikaye, ama ben kısa anlatacağım,” diyerek hikayeler anlatıyorlar birbirlerine... Burhan Sönmez, İstanbul’un siyah beyaz fotoğraflarına bakıp ağlanan kenti, umutla anlatılan hikayelerin kahramanı yapıyor.
Geçmiş ve gelecek hepsi İstanbul İstanbul'da çok beğendim yazarı bu kadar geç tanıdığım için pişmanım.