Dimetoka'da genişçe bir salonda toplanıldığını hatırlıyorum. Epey kalabalık var. Hacı Âdil, tümen komutanları Fahri Paşa, Fethi Bey, hep üst saftadırlar. Aşağıya doğru öteki misafirlerin arasında bir kurmay göze çarpıyordu. Sarışın, sert ve bakınırken gözlerine takılmamak imkânsız! Hacı Âdil, arasıra ona dönüyor. Belli ki, rütbesi ile nisbetsiz bir önemi var. Biz meşrutiyetin komitacılık âleminde bu önemlere alışmıştık. Salondan çıktıktan sonra, Hacı Âdil'e bu zatın kim olduğunu sordum.
-Mustafa Kemal Bey, dedi.
Sonra biraz şaşıca gözlerini manalaştırarak, ilâve etti:
-Yamandır!
Dante, cehenneminin kapısının üstüne, tüyler
ürpertici bir açıksözlülükle "beni de sonsuz sevgi yarattı" yazısını koyduğunda vahim bir yanlış yaptı bana kalırsa; - Hıristiyan cennetinin ve
onun "sonsuz mutluluğu"nun kapısı üzerinde şu yazının durması daha
yerinde olurdu kuşkusuz: "beni de sonsuz n e f re t yarattı" - bir yalana
açılan kapının üzerinde bir hakikatin durabileceğini varsayarsak elbet.
"Arı kişi", başlangıçtan
beri yalnızca, yıkanan, deri hastalıklarına yol açan belirli yiyeceklerden
kaçınan, alt sınıftan pis kadınlarla düşüp kalkmayan, kan görmekten
tiksinen insandır, - daha fazlası, çok daha fazlası değil!
"Bencil olmayan eylemler," -diye buyuruyorlar- "ilkin, eylemin
yöneltildiği, yani eylemin y a r a r sağladığı kişiler tarafından övülüp
iyi olarak tanımlanmıştır; sonradan övgünün bu kökeni u n u tu l m u ş
ve bencil olmayan eylemler, al ı ş ka n lı k ger e ği hep iyi diye övülmüş olduklarından, iyi olarak da algılanmıştır.