Gmz

Yaşamı ertelemek, günah sayılabilecek tek günahtır.
Sayfa 214 - Omega yayınları
Reklam
Dün zaten gitti; yarına çıkıp çıkmayacağımı da bilmiyorum. Öyleyse, durup dururken ne diye boş yere üzüleyim? Kaldı ki, üzülmem neyi değiştirir ve neye yarar? " diyerek de umudunu yaşamının sonuna doğru bile yitirmediğini belirtiyor.
Sayfa 32

Reader Follow Recommendations

See All
Hoșça vakit geçirdik, bir güzel eglendik Aynı zamanda önemli bir şey öğrendik, Aman derim, çocukları ASLA $imartmayn Sakın televizyonun yanına yaklaştırmayın Ama kökten çözmek istiyorsanız sorunu Dünya yıkılsa açtırmayın o aptal kutusunu Hangi eve gitsek, aynı durumla karşılaştık çocukları ekranın başından kaldıramadık. Yan gelip yatarlar,
Sayfa 184 - CanKitabı okudu
(97) Ulu ve yüce Allah, görüyor ve örtüyor; komșuysa görmüyor ve haykırıyor. Allah'a sığınırız, insanlar görülmeyeni görseydiler, kimse kendi durumda kimsenin elinden huzur bul- mazdı.
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
(89) incil'de bulunmaktadır: "Âdem oğlu, sana zenginlik ver- sem, benden uzaklaşıp malla meşgul olursun; yoksul yapsam seni, sıkıntılı oturursun. O zaman, beni anmanın tatlılğını nasıl anlayacak ve bana kulluğa ne zaman koşacaksın?" Nimet içindeyken, gururlu ve habersizsin; yoksulluk- tayken üzüntülü ve yaralısın Kolaylik ve zorlukta durumun budur. Bilmiyorum kendinden öte Hak'la ne zaman meşgul olacaksın?
Sayfa 205Kitabı okudu
55) Misk, kokandır; koku satıcısının dediği değil. Bilgin, koku saticısının tezgâhı gibi sessiz ve hüner gösterici- dir. Cahilse, yüksek sesli ve içi bos savaş davulu gibi. Doğru sözlüler, cahiler arasındaki alim için bir atasö- zü demişlerdir: Körler arasinda bir güzel var; zindikların evinde bir Mushaf.
Sayfa 195Kitabı okudu
Cahillerle tartışmaya giren bilge kişi, saygı beklemez. Bir cahil sataşmada bir bilgeye üstün gelse, şaşılmaz. Çünkü mücevheri kıran, taştır. Kargayla aynı kafeste bulunan bülbülün sesini kıs- masına şaşılmaz. Hünerli kiși, alçaklardan eziyet görürse, gönlünü in- citmesin ve üzülmesin Kötü özlū taş, altın kâseyi kirsa da taşın değeri art maz ve altınınki azalmaz. 3 Alçak kişiler karşısinda dilini bağlanan bilgeye hay- ret etme. Cünkü udun sesi, davulun sesini alt edemez Amber kokusu, sarımsak kokusundan geri kalır. Yüksek sesli cahil, bilgini küstahlıkla yendiği için gururlanır. Bilmez ki Hicaz nagmesi, savaş davulu sesinden geri kalır.
Sayfa 194Kitabı okudu
Çarşı köpeklerinin av köpeğine bağırmaları, ama yaklaşamamaları gibi, bilgisiz kişiler, bilgili kişiyi gö- remezler. Yani alçak kişi, biriyle bilgisiyle başa çıka- mazsa, kötülükle aleyhinde konuşur. Güçsüz kıskanç kişi elbette aleyhte konuşur. Çünkü konuşma dili karşılık vermede tutulur.
Sayfa 192Kitabı okudu
Bir aptal, bir eșeğe öğretiyordu; ona sürekli çaba sarf etmişti. dedi ki: Ey cahil! Ne çabalyorsun? Bu Bir bilge ona sevdada, kınayıcıların kınamasından kork Hayvanlar, senden konuşma öğrenmez; sen hayvan-
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
8.bölüm
Sohbet/Bir Arada Yaşama Adabı Hakkında Mal, ömrűn huzuru içindir; ömür mal biriktirmek için degildir, Bir akıllıya sordular: "Talihli kimdir ve talihsizlik nedir?" Cevap verdi: "Talihli, yiyen ve ekendir; talihsiz ise, ölen ve bırakandır"
Sayfa 179Kitabı okudu
Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şeyde bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatım en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim asla kaçırmazdım o mutluluğu.
Zihnen namazın, orucun gerekliliğini kavrayabiliriz ama tatbik etmedikten sonra bunun fazla bir hükmü yoktur. Tatbik edilecek ki ibadetten beklenen sey ortaya çıksın. Bize verilen kalbin tatbik edeceği şey, bu tozlardan arınmaktır.Dünyaya ilişkin ihtiraslardan kaçınmak gerekiyor. Bu tabii ki dünyaya sırt çevirmek anlamında değildir. Galiba bir hadisten süzülen bir ifade var: "Insan meşgul olduğu seye benzer." Eģer nesne ile cok fazla meşgul olmaya başlarsak bir müddet sonra biz de nesneleşiriz. Ondan bir parça haline geliriz. Çünkü yaratılan herşeyde birbirini etkileme hassası vardir. Nesne ile iletişime geçtiğimizde aramızda bir muhabbet hâsıl olur. Bütün yaratılanların bir muhabbet ile yaratıldığını biliyoruz. Bir mutasavvıf şairin söyledigi gibi: Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl Muhammedsiz muhabbetten ne håsıl Burada Muhammed, bütün varlığı sembolize eder çünkü Hakikat-i Muhammediye her şeyin özüdür. Dolayısıyla bütün varlık,muhabbet esası üzerine yaratılmıştır. O yüzden ne ile iletişime geçersek ona bağlanırız. Bağlanma muhabbetle alakalı bir şeydir. Muteneffir olduğumuz, nefret ettiğimiz bir șeye bağlılık duymayız. Demek ki muhabbet aynı zamanda bir de tuzak ihtiva ediyor. Münaferet iyi bir sey değildir ama dünyaya ilişkin seylerle fazla mesgul olmaktan münaferet iyi bir şeydir. Aynen bunun gibi muhabbet iyi bir seydir fakat amacın dişında kullanıldığında kötü bir sey olur, Ikinci mukaddimeyi de burada noktalayalım ve yeni bölüme geçelim. Bundan sonra Mevlâna, hakikatleri hikáye şeklinde anlatacaktır. Burada da yine sembolik bir dil vardır. Çünkü irfan dili semboliktir. Baska tüdlü anlatılması mümkün değildir.
Sayfa 141Kitabı okudu
O zaman Mümtaz arkadaşına, behemehâl yaşaması lazım olanla kendisine ait geçici hâller arasında uydurduğu münasebetin mânasız olduğunu elinden geldiği kadar anlatmaya çalışmıştı. "İşlerimiz iyi gitmiyor diye, tanrılara kızmayalım demiști. İşlerimiz, bizim ve bize benzerlerin küçük sakatlıklarıyla, tesadüflerin ihanetiyle, her zaman bozulabilir. Hatta birkaç nesil için bozuk gidebilir. Bu bozulma, bu düzensizlik iç kıymetlerimize karsı vaziyetimizi degiştirmemelidir. Iki ayrı şeyi birbirine karıştırırsak çıplak kalırız. Hatta zaferlerimizi bile tanrılardan bilmemeliyiz. Çünkü ihtimallerin cetvelinde mağlúbiyet de vardır Amcanın mahkemesinin uzamasıyla bu vatan üzerindeki tarihî haklarımızın, kız kardeşinin evlenmemesiyle Süleymaniye' de okunan sabah ezanının ve Müslüman bir babadan doğmanızın, paranızı dolandıran emlâk tellâlıyla iç çehremizi yapan kıymetlerin, bizi biz yapan büyük realitelerin ilgisi nedir? Bunlar sonu cemiyete dayanan realiteler olsa bile, bizi kendimizi inkâra değil, sartları değiştirmeğe götürmelidir.
Sayfa 47 - Dergâh yayınlarıKitabı yarım bıraktı
İşte insanların sersemliğine güzel bir örnek: Çoğu kez kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, bahtımız kapandi mi, başımıza gelecek felaketlerin sorumluluğunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz. Sanki zorunlu olduğumuz için kötülük yaparmışız gibi; sanki göklerin zoru ile budala, doğuşumuza egemen olan burcumuzun baskısı ile alçak, hırsız ve hain; sanki yıldızımızın etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı olur, zina ederiz. Yaptığımız bütün kötülükler kutsal bir gücün zoruyla olur. Orospu peşinde koşan bir zamparanın şehvetini bir yıldıza yüklemesi harika bir kaçamak doğrusu!
Sayfa 19 - EdmundKitabı okudu
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.