"Aşk ve Savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş"
Kitabı almadan önce tarih ile aram iyi olmadığı için tereddüt etmiştim fakat kitap ilk sayfasından itibaren beni içine çekti ve kitabı her elime aldığımda ortamdan soyutlanıp yüzyıllar öncesine döndüm. Kurgusu, dili, anlatışı vs. sayamayacağım kadar birçok özellikten dolayı BAYILDIM, bir tarih bu kadar güzel anlatılabilir. Yazarın tarihi objektif bir şekilde anlatması ve anlatılanları da sayfalarca kaynakçaya dayandırması da çok güzeldi.
Kitapta iki farklı mezhep üzerinden durulmuştur. Bunlar Kızılbaşlılık ve Sünniliktir. Bu iki mezhebi sırayla benimsemiş olan Şah İsmail ile Sultan Selim arasında geçen olaylar anlatılmıştır. Aslında birçoğumuzun duymuş olduğu bir olay vardır. Şah' ın Selim' e pislik yollaması üzerine Selim' in ona bal yollaması ve not olarak da "herkes yediğinden ikram eder" demesi. Bu yaşanan olayların en başından Çaldıran Savaşı' na ve sonrasında gelişenlere kadar tüm olayları içinde barındırıyor.
Hem savaşı hem de Şah İsmail, Sultan Selim, Kamber Can' ın Taçlı' ya duymuş oldukları aşkı ve Taçlı'nın ruh halini iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz.
Şah' ın sağ kolu Aka Hasan ile Selim' in sağ kolu olan Hüseyin adlı ikizlerin hikayesi ve Hüseyin' in kitabın sonlarına doğru yaşadıkları da beni çok etkiledi.
Okumayı düşünenler gönül rahatlığıyla alıp okuyabilirler :)