¶¶ "Garip bir histi sevildiğimi sandım." ¶¶
OKUR'UYUZ YAZAR'IN: PEYAMİ SAFA
Kitap incelemelerinin yanında çok kitabını okuduğum yazar incelemeleri (araştırmalarım değil yorumlarım doğrultusunda) yapmak mantıklı geldi ve "Okur'uyuz Yazar'ın" adlı bir seri oluşturmak istedim. Bu seriyi de en sevdiğim yazar olan
Peyami Safa
Peyami Safa
'yla başlatıyorum. Psikolojik tahliller, dış görünüş betimlemeleri ve diyalektik
Reklam
Rabb’im seni tanıyan, bilir doluyu-boşu. Kapına geldi işte, yorgun bir aşk sarhoşu. Garibim, muzdaribim ama umutsuz değil, Seninle dost olanlar, cihanda mutsuz değil, Kulunum,kurbanınım, Rabb’im senin mülkünde, Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme. Senin için verince, verenin feyzi artar, Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar. Kainatta ne varsa, hepsinin zikrinde SEN! Hamd ve şükür sanadır, her şey Seninle esen!
Bahaettin Karakoç
Bahaettin Karakoç
Ben Seni Hiç Unutmadım
Yıllar geçti,ben yoruldum Dillerde kirlendi adım Ne uslandım, ne duruldum Ben seni hiç unutmadım… Takvim sonunu unuttu Bülbül kanını unuttu Düşman kinini unuttu Ben seni hiç unutmadım…
Mutluluk denilen şeyi burada anlıyorum: ölçüsüzce sevme hakkı. Bir tek aşk var bu dünyada. Bir kadın bedenine sarılmak, aynı zamanda gökten denize inen şu garip sevinci bağrına basmaktır. Düğün, Albert Camus
Aşk ehliyim gönül kapında Aç kapıyı aç bana Aşkı çekmesini bilirim Gönlüne kat beni Vur beni yerden yere Kır beni Ama müsade et bana Gönül kapında bir aşık olmaya Bir maşuk olmuşum Gel he de şu garip dervişe Diyardan diyara gidelim Kuru soğan ekmek katık yiyelim Vazgeç deme bana Müsade et gönül kapinda Bir aşık olmaya
Mehmet Öztürk
Mehmet Öztürk
Reklam
İnsan
Dünyanın Kaç perdesi Var? Kaç perde De Kaç Gölge? Kaç Gölge De Kaç Can? Kaç Can Da Kaç his Var Bilirmisin? Bir Perdesinde Maddi'yi Gördüm Bir Perdesinde Manayı Bir Perdesinde İnsanı Bir Perdesinde Mahlukat Bir Perdesinde Sırlarla Çevrili Bir Perdesinde İfritten Sualler Perdeler İç İçe Manalar hisler İçece Bu Kıpırdayan Gölgeler
Kirli Yüzlü Melekler
'' sayende sayebân olduk istanbul şehri sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda ve yaktı perişan eyledi sine-i sâd-pâremizi saplanıp hançer misâli bir hilâl sokaklar serseri biz serseri yüksekkaldırım da bir cezayir şarkısını dile getirdi plâklar cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış
Binlerce düğüm atsan da , ip aynı..
Benim gurbetimin adı ne ŞEMS ? Hâlime bir isim koy ! Yalnız mıyım? Hasta mıyım? Garip miyim ? Ben neredeyim ? Ben neyim ŞEMS ? Harf bir manadır, manası kendidedir. Benim harflerimi hangi rüzgarda savurdular ŞEMS ? Nefsine mağlup olamayan, Aşkta galip olur demiştin ya. Şimdi söyle : Mağlup muyum mağdur mu ?
“Ne garip bir oyuncak şu insan! Yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şey bilmez. Bir nevi ıstırap makinesi. İplerini başkaları çeker. Hantal ve şapsal bir robot. Neye sevinir bilinmez. Sınırsız olan yalnız hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kaſes ve aciz içinde çırpınan bir ruh. Vücut araba, akıl arabacı. Ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden atlar... Bu da haklı: Var olmak için yok olmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin. Bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? Ne olacağını bilen var mı? Kader hep oynayamayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. Alkış sahtekârların...”
Cemil Meriç
Cemil Meriç
Reklam
İnsanları biraz izlemeye başlasam. Bir garip hissederim.. Bir şey anlattığımda hemen ardımdan kendini anlatmaya başlar karşımda ki. Bazen konuyla özdeş kendiyle alakalı olandan, bazen konudan bağımsız yine kendiyle alaka olan bir şeyler.. Kulak kesilirim o insana, yüzünü incelerim. Ne de içindekileri dökmek istiyor derim. Benim gibi, herkes gibi.. Fakat anlattıktan sonra o kendini doğru şekilde yansıtamamanın verdiği bir mahzunluk çöker o kimseye.. Bunu hissederim, ben de yaşadım; bilirim.. İnsan ne garip dimi.. Hem kendini açıklamak istemez, Hem de açıklamaktan alıkoyamaz kendini.. Hep bı anlaşılmak isteriz, Hâlbuki anlaşılmicağımızı biliriz.. Şu Âhlar dünyasında bir garibiz. Bir garibiz ki herkes suspus, konuşarak suspus... Katil kim? Bana sorarsanız katil içimizdeki, Katil Rabbimizi unuttuğumuz her an. Unutturan her şiir, her insan, her aşk, her kitap, her coğrafya ve her hayal... Vesselam 🌿
Seni tekrar yazabilecek kadar gücüm yok, vedama hoşgeldin Hiç sevmediğimi düşünürdün her zaman bu yüzden mi boşverdin? Sana verecek bir kalbim kalmadı, üzgünüm ellerim boş geldim Herkes sağ çıkabilmiş bu bataklıktan, geriye bi' ben kaldım Bir tek seninle konuşamadım ama bütün kağıtlara dert yandım Aramıza ördüğün şu duvarlardan çiçekler açıyor görmen gerek Sana anlatacak çok şeyim var ama her şeyden önce dönmen gerek Dünya sandığın kadar masum değil, masallarda adil kazanır Seni sensizken çok anlattım ama eğer gelirsen tarih yazarım Aynı filmi tekrâr izlemeyecektim kalbime söz dinletemedim Benim hayallerim çok kırıldı gel, ömrümüz de yalan olsun Zarar vermişiz sevgimize, seni kendimden bile kıskanmışım Yazdıklarım hiç geri getirmemiş, nefret etmişim hırslanmışım Mayıs ayının yağmurları yağıyor, yine kendi başıma ıslanmışım İçimde herkesten karanlığım, uzaklaş gökyüzü hep mi siyahtan? Yeterki ahirette karşıma çık geçtiyse hakkım haram olsun Yıllar çok şeyi değiştirebilir yazdıkların da silinebilirmiş Bazen kalmayı çok istesen bile yüzüne bakmadan gidilebilirmiş İnsanı aşk değil gurur yakarmış, ne garip ben gururu yaktım İnan ki olmayışın bile sorun değil, ben seni sensizken sevdim Eskisinden de hareketliyim ama mevzu sen olunca duruldum artık Belki de son kez yazıyorum artık, sana bahsedemem yorulduğumdan Güzel seven bütün insanlar yine yanlış kalplere kanacaklar...
Seni sade, bir dost, bir sevgili, bir can parçasım olduğun için değil; beni, bu garip ve tedirgin canı, yaşama tutkusuna umuttan, aşktan, ölümü unutturan güzelim sevdalardan yana o aziz duyulara, düşüncelere sımsıkı ait olan bir dünya olarak seviyorum.
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Sinema Bir Şiir Olsaydı O, En İyi Şairlerden Biri Olurdu!
Asla kaçırmamanız gereken Andrey Tarkovski filmleri 1-) SİLİNDİR VE KEMAN Silindir ve Keman, Andrei Tarkovsky'nin 1960 yılında Sinema Enstitüsü'nü bitirmek için çektiği 45 dakikalık mezuniyet filmi. Film bir işçiyle kemana yeteneği olan bir çocuk arasındaki ilişkiyi anlatır. Tarkovsky'nin Ivan'ın Çocukluğu (film) Ivan'ın
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.