güneş bile derman olmadı bana son bir ümîd ile yöneldim sana boynumu kırdım da kapına geldim garipler otağı yapına geldim nerde gülüm, hayal hücresinde mi mor salkımlı evin bahçesinde mi ülkemde en güzel hâkandır gülüm beni bu ateşte yakandır gülüm kanımın rengini taşır yüzünde Götür beni O'na, koyma güzünde ey ayrının hasretini bitiren ey yolcuyu sılâsına yetiren Ulu Tanrı, Ulu Sâhip, Ulu Râb Yardım eyle; ruhum harâb; ten harâb
Ne biçim dünya bu be! İnsanlar aya gidiyor. Elektriğin çevresine dönen tatarcıklar gibi dünyanın çevresini vızır vızır dönüyor uydular ama, burada, şu garipler köşesinde ne yasa var ne de zavallıyı koruyan, onu düşünen biri...
Reklam
Çünkü eğitimlilere, aydınlara ve zenginlerle zenginlere rağmen fakirler ve garipler çok daha çoktu ve fakirler ve garipler yamuk olduğundan ve çok daha çok olduklarından dünya da zaten yamuktu ve yamuk kalmaya devam ediyordu.
Eğitimliler, aydınlar ve zenginler ne kadar uğraşırsa uğraşsın, dünya bir türlü düzelmedi. Dünya yamuktu. Çünkü eğitimlilere, aydınlara ve zenginlerle zenginlere rağmen fakirler ve garipler çok daha çoktu ve fakirler ve garipler yamuk olduğundan ve çok daha çok olduklarından dünya da zaten yamuktu ve yamuk kalmaya devam ediyordu.
Sayfa 9 - Ketebe Yayınları
Anadolu nice yüzyıllardan beri garipler sığınağı, çile ocağı; kimsesizlere, zavallılara, isyan etmişlere bağır açmış bir gönül diyarıdır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Ben kendimi bağrı başlı gözü yaşlı bilirdim, gördüklerimden sonra şükrettim ki daha garipler vardı, öyle garipler ki ıssızlarda, tenhalarda ağlayan, orda biten ve orda yiten.
Sayfa 161 - ObKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.